buharalıbilvanisli.com Son Konular | Konu | Yazan | Gönderme Tarihi |
---|
| | Salı Şub. 08, 2011 11:13 am | | | Cuma Ocak 28, 2011 9:56 am | | | Salı Ocak 11, 2011 10:43 pm | | | Salı Ocak 11, 2011 10:41 pm | | | Çarş. Ocak 05, 2011 8:01 am | | | Çarş. Ocak 05, 2011 7:57 am | | | Çarş. Ocak 05, 2011 7:40 am | | | Salı Ocak 04, 2011 6:58 pm | | | Salı Ocak 04, 2011 6:32 pm | | | Salı Ocak 04, 2011 6:32 pm | | | Salı Ocak 04, 2011 9:37 am | | | Ptsi Ocak 03, 2011 7:15 pm | | | Ptsi Ocak 03, 2011 7:02 pm | | | Ptsi Ocak 03, 2011 6:55 pm | | | Ptsi Ocak 03, 2011 6:43 pm | | | Ptsi Ocak 03, 2011 6:27 pm | | | Perş. Ara. 30, 2010 10:23 am | | | Perş. Ara. 30, 2010 8:27 am | | | Paz Ara. 26, 2010 2:53 pm | | | Paz Ara. 26, 2010 2:43 pm | | | Cuma Ara. 24, 2010 8:11 pm | | | Cuma Ara. 24, 2010 1:34 pm | | | Cuma Ara. 24, 2010 8:50 am | | | Perş. Ara. 23, 2010 1:19 pm | | | Perş. Ara. 23, 2010 8:12 am |
| | Nasıl ki erkeklerin aslanları varsa, hanımların da aslanları vardır (Rabiâtü’l-Adeviyye k.s.) | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
perverde
Mesaj Sayısı : 131 Kayıt tarihi : 01/07/10 Yaş : 43 Nerden : Kocaeli/İzmit
| Konu: Nasıl ki erkeklerin aslanları varsa, hanımların da aslanları vardır (Rabiâtü’l-Adeviyye k.s.) Salı Ara. 14, 2010 11:49 am | |
| Cenâb-ı Hak Kâdir-i Mutlak
وَمَنْ يَعْمَلْ مِنَ الصَّالِحَاتِ مِنْ ذَكَرٍ اَوْ اُنْثَى وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَاُولَئِكَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ وَلَا يُظْلَمُونَ نَقِيرًا
“Erkek olsun, kadın olsun, her kim de mü’min olarak iyi işler yaparsa, işte onlar cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar.” buyuruyor.
[1]
Rabiâtü’l-Adeviye, hususi bir mahremiyet perdesi altında saklı ve ihlâs örtüsü ile gizli olan, aşk ve iştiyakla tutuşup, Hakka yakin olan, Meryem-i Safiyye’ye naib, erenler nezdinde kabul gören mübarek ve muhterem validemizdir. Basra'da büyüyüp, Kudüs'te (Miladî 752) vefat eden Râbiatü’l- Adeviye, Basra'da dindar bir babanın fakir çocuğu olarak doğmuş, küçük yaşta hem yetim hem öksüz kalmıştır. Râbiatü’l-Adeviye’nin çoçukluk yıllarında, Basra'da kıtlık ve fevkalâde pahalılık vardı. Bu hengâmede Râbia'nin ablaları dağıldılar. Kimsesiz kalan Râbia'yı zâlim bir kimse yakaladı ve hizmetçi olarak çalıştırdı. Sonra da köle olarak altın ve gümüş karşılığı bir ihtiyara sattı. O ihtiyarın hizmetçisi olarak, gösterilen zor işleri sabırla yapmaya çalışıyordu. Çok sıkıntılı günler geçirdi. Çok zahmetler çekti, fakat isyân etmedi. Allahu Teâlâ’nın takdirine râzı oldu, fevkalâde edebliydi.
Bir gün karşısına bir nâmahrem, yabancı çıktı. Ondan sakınayım diye hızla giderken düşüp kolu kırıldı. Acz ve mahzûn olmuş bir kalb ile Allahu Teâlâ’ya şöyle iltica edip yalvardı.
"Yâ Rabbi! Garip ve kimsesizim. Yetim ve öksüzüm. Köle edildim. Bir de kolum kırıldı. Lâkin ben bunların hiç birine üzülmüyor, yalnız senin rızanı istiyorum. Benden razı olup olmadığını da bilmiyorum ya Rabbi Muhammed ümmetinden ve benden razı ol” dedi.
Râbia hizmet ettiği eve döndü. Günlük hizmetleri yerine getirir, akşama kadar ayakta dururdu. Bununla beraber çoğu gün oruçlu olur, geceleri de Allah Teâlâya ibâdet ve tâatle geçirirdi.
Bir gece hizmetinde bulunduğu ev sahibi uyandığında Râbia'nın odasından sesler geldiğini işitti. Pencereden bakınca, Râbia'nın, secde ettiğini, Allahu Teâlâ’ya şöyle yalvardığını duydu. Diyordu ki:
"Ey Rabbim! Benim arzumun senin emrine uymak olduğunu biliyorsun. Benim saâdetim senin huzurunda bulunmaktır. Eğer elimden gelse, sana ibadetten, bir an geri kalmam. Fakat ev sahibimin hizmetinde bulunduğum için sana gereği gibi ibâdet edemiyorum..."
Ev sahibi, bunları duydu. Ayrıca, Râbia'nın başı üstünde bir kandil bulunduğunu, kandilin bir yere asılı olmadan havada durduğunu, odanın o kandilin nuru ile aydınlandığını gördü ve hayretten dona kaldı.
"Artık Râbia köle olamaz!" diyordu.
Sabaha kadar uyuyamadı. Sabah olunca hemen Râbia'yi çağırdı ve:
"Artık hürsün. Dilediğini yap. Ama burada kalırsan ben sana hizmet ederim." dedi
Râbia teşekkür ederek efendisinden izin istedi. Râbia oradan ayrılıp küçük bir eve yerleşti. Ekseri vakitlerini ibâdetle geçirir çokca namaz kılardı. Kefenini yanında taşır, namaz kılacağı zaman onu serer, üzerine secde ederdi. Süfyân-i Sevrî ve Hasan-ı Basrî, Râbia’nın hakkında “Arife ve Salihadır” diye şehadette bulunurlardı.
Peygamberimiz buyuruyor:
“Kadın beş vakit namazını kılar, Ramazan orucunu tutar, namusunu korur ve kocasına itaat ederse, azab görmeden cennete dahil olur.”[2]
Kendisi tâbiînden olup Süfyân-i Sevrî ve Hasan-i Basrî Hazretleri ile aynı asırda yaşamış büyük bir veliyye hanımdır.
Gönlü aşk-i ilâhî ile dopdoluydu. Gözü devamlı yaşlıydı:
"Bizim istiğfarımız yeni bir istiğfara muhtaçtır." derdi.
Geceleri kaim (huzûr-ı ilâhîde ibâdet hâlinde), gündüzleri saim (oruçlu) idi.
Bir sohbetlerinde Hasan-ı Basrî: “Nasıl ki erkeklerin aslanları varsa, hanımların da aslanları da vardır” dedi.
“Kimdir bu aslan kadın?” diye sorulunca, o da Rabiâtü’l-Adeviyye olduğunu söyledi.
Bunun üzerine, ehlullahtan bazıları Râbiatü’l-Adeviyye’nin evine ziyarete geldiler. Râbiatü’l-Adeviyye’nin evi o kadar mütevazı idi ki, dünyalık birkaç parça eşyadan başka hiç bir şey yoktu. Evinde ışık dahi bulunmamakta, karanlık bir yerdi. Gelen ziyaretçiler, Râbia anamızı tebrik edip, bu makama nasıl geldiğini soracaklardı. Hasan-ı Basrî o karanlıkta: “Sen sağa, sen sola, sen de buraya otur” diyerek, herkesi yarım ay şeklinde topladı.
Bundan sonra:
اِنَّمَا اَمْوَالُكُمْ وَاَوْلَادُكُمْ فِتْنَةٌ وَاللَّهُ عِنْدَهُ اَجْرٌ عَظِيمٌ
“Doğrusu mallarınız ve çocuklarınız sizin için bir imtihandır. Büyük mükâfat ise Allah'ın yanındadır.”
[3]
يَا اَيُّهَا الَّذِينَ اَمَنُوا لَاتُلْهِكُمْ اَمْوَالُكُمْ وَلَا اَوْلَادُكُمْ عَنْ ذِكْرِاللَّهِ وَمَنْ يَفْعَلْ ذَلِكَ فَاُولَئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ
“Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah'ı anmaktan alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar ziyana uğrayanlardır”[4] âyetlerini okuyarak sohbete başladı. Çeşitli âyet ve hadislerle Allah’ı celle celâlühu sevmenin yollarını anlattı. Daha sonra sözü Râbia anamıza bıraktı. O mübarek kadın da:
”Herkes sevdiğinden bahseder. Ben Allahu Teâlâ Hazretlerini ve Rasûlünü öyle seviyorum ki başkasına kalbimde yer kalmadı” deyince, orada bulunanların hepsi “Allah, Allah” diye hayıflanıp ağlamaya başladılar.
Râbiatü’l-Adeviyye radıyallahu anh’ın sözlerinden anladığımız O’nun hem Rasûlullah’ta hem de Allahu Teâlâ da fani olduğudur.
Bir gün ona:
"Kul, ne zaman rızâ makâmına ulaşmış olur?" diye sordular. O da:
"Başa gelecek musîbetler, kişiyi nimetler gibi sevindirecek olursa..." şeklinde cevap verdi. O’nun en meşhur duası da şudur:
"Yâ Rabbi!
Sana cennetin için ibadet ediyorsam, beni cennetine koyma! Eğer sana cehenneminden korktuğum için ibadet ediyorsam, beni cehenneminden çıkarma!.. Eğer sana senin rızan için ibadet ediyorsam, beni cemâlini seyretmekten mahram etme!"
Hasan-ı Basrî Basra’da mescidde sohbet ederken Râbiatü’l- Adeviye her zaman oturduğu direğin yanına gelmeden Hasan-ı basrî sohbete başlamazdı. İnsanlar: “Yâ Şeyh niçin sohbete başlamak için Râbia’yı bekliyorsunuz” diye sorarlardı.
Hasan-ı Basrî de: “Fil için hazırladığım lokmaları karıncalara yutturamam” derdi.
Râbiatü’l- Adeviye H.z.'nin cenazesinin Er kişi niyetine kılındığı rivayet olunur.
Allah celle celâlühu hepsinden razı olsun!
[1] Nisa Sûresi, Âyet 124 [2] Ahmed bin Hanbel, Müsned. [3] Teğabün Sûresi, Âyet 15 [4] Münafikun Sûresi, Âyet 9
| |
| | | ŞaHa Meftun
Mesaj Sayısı : 139 Kayıt tarihi : 30/06/10 Nerden : Ankara
| Konu: Geri: Nasıl ki erkeklerin aslanları varsa, hanımların da aslanları vardır (Rabiâtü’l-Adeviyye k.s.) Salı Ara. 14, 2010 8:29 pm | |
| Örnek bir hanımefendi , hanımlar için ideal bir Allah dostu..maşallah ..Duasını da çok güzel : "Yâ Rabbi! Sana cennetin için ibadet ediyorsam, beni cennetine koyma! Eğer sana cehenneminden korktuğum için ibadet ediyorsam, beni cehenneminden çıkarma!.. Eğer sana senin rızan için ibadet ediyorsam, beni cemâlini seyretmekten mahram etme!" (Yürekten Amin)
| |
| | | perverde
Mesaj Sayısı : 131 Kayıt tarihi : 01/07/10 Yaş : 43 Nerden : Kocaeli/İzmit
| Konu: Geri: Nasıl ki erkeklerin aslanları varsa, hanımların da aslanları vardır (Rabiâtü’l-Adeviyye k.s.) Salı Ara. 14, 2010 9:34 pm | |
| Bendende yürekten amin kurban...
Rabia Hatun Validemiz bir keresinde elinde bir kova su ve kazma olduğu halde dışarı çıkar.O'nun bu halini gören dervişler; Ana nereye böyle yardım edelim derler.
Rabia Hatun Validemiz ; Bu kova ile cehennemi söndüreceğim,bu kazma ilede cenneti yıkacağım.Bakalım dervişler o zaman ne için ibadet yapacaklar diye söyler..
Müthiş bir sohbet,inşaallah Allah'a sadece Allah olduğu için başka hiçbir karşılık beklemeden kulluk edenlerden oluruz.. | |
| | | | Nasıl ki erkeklerin aslanları varsa, hanımların da aslanları vardır (Rabiâtü’l-Adeviyye k.s.) | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |