buharalıbilvanisli.com
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

buharalıbilvanisli.com

Sofilerin Buluşma Noktası Buhara
 
AnasayfaAnasayfa  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
buharalıbilvanisli.com Son Konular
KonuYazanGönderme Tarihi
Salı Şub. 08, 2011 11:13 am
Cuma Ocak 28, 2011 9:56 am
Salı Ocak 11, 2011 10:43 pm
Salı Ocak 11, 2011 10:41 pm
Çarş. Ocak 05, 2011 8:01 am
Çarş. Ocak 05, 2011 7:57 am
Çarş. Ocak 05, 2011 7:40 am
Salı Ocak 04, 2011 6:58 pm
Salı Ocak 04, 2011 6:32 pm
Salı Ocak 04, 2011 6:32 pm
Salı Ocak 04, 2011 9:37 am
Ptsi Ocak 03, 2011 7:15 pm
Ptsi Ocak 03, 2011 7:02 pm
Ptsi Ocak 03, 2011 6:55 pm
Ptsi Ocak 03, 2011 6:43 pm
Ptsi Ocak 03, 2011 6:27 pm
Perş. Ara. 30, 2010 10:23 am
Perş. Ara. 30, 2010 8:27 am
Paz Ara. 26, 2010 2:53 pm
Paz Ara. 26, 2010 2:43 pm
Cuma Ara. 24, 2010 8:11 pm
Cuma Ara. 24, 2010 1:34 pm
Cuma Ara. 24, 2010 8:50 am
Perş. Ara. 23, 2010 1:19 pm
Perş. Ara. 23, 2010 8:12 am
Similar topics

 

 Müridin Halini Mürşidine Arzedip,Cevabı Mürşidin Yüce Görüşüne Bırakması Hakkında (Mektubat-ı Hazret 8. Mektup)

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
perverde

perverde


Mesaj Sayısı : 131
Kayıt tarihi : 01/07/10
Yaş : 43
Nerden : Kocaeli/İzmit

Müridin Halini Mürşidine Arzedip,Cevabı Mürşidin Yüce Görüşüne Bırakması Hakkında (Mektubat-ı Hazret 8. Mektup) Empty
MesajKonu: Müridin Halini Mürşidine Arzedip,Cevabı Mürşidin Yüce Görüşüne Bırakması Hakkında (Mektubat-ı Hazret 8. Mektup)   Müridin Halini Mürşidine Arzedip,Cevabı Mürşidin Yüce Görüşüne Bırakması Hakkında (Mektubat-ı Hazret 8. Mektup) Icon_minitimeÇarş. Eyl. 01, 2010 6:28 pm

ALLAHIN ADIYLA BAŞLARIM
Kainatta hiçbir şey yok ki, onu ham ile tesbih etmesin! Salat ü selam, efendimiz Muhammede ( allallahü aleyhi ve sellem) bütün al, ashabına, ezvac ve zürriyetine olsun! Bundan sonra, bu mektub, kutbu alem kaymakamının ( Radıyallahü anh) perverdesinden, Allah yolunda ki en yüce kardeşi, molla İsmailedir. Manevi makamlara yükselmesi artırılsın. Sevgiden haber veren mektubunuz, perverdeye ulaştı. Okuyup içindekilerini anladı. Dolaysıyla gayet sevindi. Çünkü ondan muhabbet, sadatın ( Radıyallahü anhüm) tarikatına iştiyak kokusu duyulur.
Ey kardeş! Ona ( bana) üç mektub gönderip cevab alamadığınızı, dolaysıyla merak ettiğinizi yazıyorsunuz. Bil ki, dünyadaki şeyler, hasıl olmaları bakımından, vakitlerinin rehineleridirler. ( Herşeyin vücud bulması için, özel bir vakit vardır.) belki cevabın tehirdinde, bir hikmet olsa gerek. Mürid halini mürşidine bildirmesi layık olup, cevab ise, mürşidlerin reyine havale edilir. Şayet cevab verme vakti ise, gecikmeden cevab vereceklerdir. Cevab zamanı değilse de, cevab verip vermemek hakkında, hiçbir şey söylemezler. Onlarca karar verilmiş durum budur. Edeb ve terbiye itibariyle, müridin kalbi kılımaması gerekir. Belki bundan hayır olduğunu ilm-i yakini ( içinde şek ve şübhe olmayan ilim) ile bilmelidir. Mürşidler, bazı vakıalarda Bu vakit cevab vermek vakti değildir derler. Ama bu nadirdir.
İşte bundan anlaşıldı ki, mürid için terbiye ve edeb bakımından, mürşidinden cevab taleb etmeden halini ona arz etmektir. Hatta mürşidi, onun hakkında ihtiyar eylediği şeyde, hayır olduğunu bilecek ve hatta birçok zamanlarda mürşidin sükutu mürid için cevab olur.
Mektubda Virdlere devam ettiğim halde, kendimde hiçbir manevi terakki ( yükselme) hissetmeyip, günbegün gerileme hissettiğimden dolayı bana üzüntü hasıl olup, o üzüntünün eseri de bende zahir olur diye yazmışsın. Ey kardeşim! Hayır, yüce Allahın ihtiyar eylediği şeydedir.

( Farsça beyit) :
*Tarikatta salikin önüne gelen her şey, onun için hayırdır. Doğru yol üzerinde bulunan kimse, ey gönül! Doğru yoldan çıkmış değildir. *


emrin imtisalinden başka, müridin üzerinde hiçbir teklif yoktur. Fayesi bu olup manevi makamlara yükselmesi olmayacaktır. Hayrın, emrin imtisalinde olduğunu bilmelidir. Şayet, kamil bir imtisal yaparsa, haberi olmadan, kendisine terakkinin son derecesi hasıl olmuş olur. Eğer böyle bilmeyip düşünmezse, kendisine terakkiden bir şey hasıl olduğunu hissetse bile, ondan kendisine bir fayda olmayıp, belki idrak ettiği o manevi terakkiden dolayı tehlikeli bir durumdadır.
Sadeddin El-Kaşgarinin halifesi, Muhammed El-Ruci ( Kuddise sirruhüma) buyurdular ki: Tarikat salikinin maksadı, amel etmekten başka bir şey olmaması gerekir. Çünkü bu dünya evi, Allaha taat ve ibadet evi olup yapılan iyi amellere karşı verilecek mükafat evi olmadığı muhakkıklar nezdinde sabit olmuştur.
Öyle ise erkek isen, erkeklerin ibadete çalıştıkları gibi çalış! Dünyada yaptığın iyi şeylerin karşılığı, ahirette çoktur. Salike maneviyatta görünen hal, huzur ve keşifler, acele olarak onları taleb eylediği şeyler kabilindendirler. Hatta bu durumu, çocuklar onlarla beslendikleri ceviz ve üzüm mesabesinde olup, çocuklara benzeyen tarikat salikleri onlarla beslenirler. Demek ki: Mürid, amelde gevşeklik etmeden çalışması lazımdır. Taat ve ibadetten başka bir gayeyi düşünse, gevşeklik ile zıddı olan hal kendisinden ayrılmazlar. Bütün bu izahla beraber, perverde, senin bu durumun, yükselmenin ta kendisi olduğunu bilir. Zira müridin maneviyatda son terakkisi, kendi nefsini noksan, kemalatsızlıkla muttasıf olduğunu bilmesidir. Nitekim:
Nefsini bilen, gerçekten Rabbini de bilmiştir. denilmiştir. Yani kendi nefsini noksan, kötü ve sırf adem ( yok) olduğunu, kemalattan onun için hiçbir payı olmadığını bilen kimse, şüphesiz Rabbini bilir demektir. Öyle ise, salike ne kadar nefsin çirkinliği ve noksaniyet görşüşü artsa, o nisbette Allaha manevi yaklaşması da artar. Hatta onda akıl ve tefekkür olsa, yüce Allahı taleb etmesi için kendisine izin verildiğine sevinir. Çünkü Allah, yücelik vasfıyla, kul ise, noksaniyetle muttasıf olduğundan, kendisiyle kulun arasında münasebet olmadığı halde, Allah, onu muhabbetine davet etmiştir. Öyle ise, bundan daha büyük ne gibi bir şey vardır. Hangi nimet daha üstündür?

Şiir:
Evet, bana bir visal hasıl olmadan, aşkta müddeti hayatımın sona ermesine razıyım. Eğer muhabbetime intisabım doğru ise. *


Üstad-ı azam ( Radıyallahü anh):İbadete çalışıp, Allahı taleb etmekten başka, hiçbir şey kıskanmam buyurdu. Mürşidimiz de, ( Radıyallahü anh) bu hususta buyurduğunun hülasası şudur: Allahı taleb etmek, yolundaki bütün güçlükler ve onun için üzülmek, matlub olup hatta medh edilirler. Lakin müridin sadatlara intisabı dolaysıyle ferahlanmasına, ona ler şeyden daha yüce, daha aziz ve şereflidir.
Sonra perverde size hususi ve umumi olarak da bütün müridlere selam eder. Hatme, sohbet edip, muhabbetin artması için sadatdan istimdat etmelerini tavsiye eder. Allah, efendimiz Muhammede, ( Sallallahü aleyhi ve sellem) al ve ashabına salat ü selam eylesin.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Müridin Halini Mürşidine Arzedip,Cevabı Mürşidin Yüce Görüşüne Bırakması Hakkında (Mektubat-ı Hazret 8. Mektup)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Mektubat-ı Hazret 30. Mektup
» Nakşibendi Tarikatından Maksat Allah'ın (c.c.) Muhabbetini Tahsildir (Mektubat-ı Hazret 24. Mektup)
» Mektubat-ı Mevlana Halid Zülcenaheyn 5. Mektup (Tarikatın Edepleri Hakkında)

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
buharalıbilvanisli.com :: İslam Ahlakı ve Tasavvuf :: Nakşibendi :: Mektubat-ı Rabbani :: Mektubat-ı Hazret-
Buraya geçin: