buharalıbilvanisli.com
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

buharalıbilvanisli.com

Sofilerin Buluşma Noktası Buhara
 
AnasayfaAnasayfa  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
buharalıbilvanisli.com Son Konular
KonuYazanGönderme Tarihi
Salı Şub. 08, 2011 11:13 am
Cuma Ocak 28, 2011 9:56 am
Salı Ocak 11, 2011 10:43 pm
Salı Ocak 11, 2011 10:41 pm
Çarş. Ocak 05, 2011 8:01 am
Çarş. Ocak 05, 2011 7:57 am
Çarş. Ocak 05, 2011 7:40 am
Salı Ocak 04, 2011 6:58 pm
Salı Ocak 04, 2011 6:32 pm
Salı Ocak 04, 2011 6:32 pm
Salı Ocak 04, 2011 9:37 am
Ptsi Ocak 03, 2011 7:15 pm
Ptsi Ocak 03, 2011 7:02 pm
Ptsi Ocak 03, 2011 6:55 pm
Ptsi Ocak 03, 2011 6:43 pm
Ptsi Ocak 03, 2011 6:27 pm
Perş. Ara. 30, 2010 10:23 am
Perş. Ara. 30, 2010 8:27 am
Paz Ara. 26, 2010 2:53 pm
Paz Ara. 26, 2010 2:43 pm
Cuma Ara. 24, 2010 8:11 pm
Cuma Ara. 24, 2010 1:34 pm
Cuma Ara. 24, 2010 8:50 am
Perş. Ara. 23, 2010 1:19 pm
Perş. Ara. 23, 2010 8:12 am

 

 Tevbe Hakkında Ashab'ın ve Alimlerin Sözleri

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
gespenst

gespenst


Mesaj Sayısı : 588
Kayıt tarihi : 24/06/10
Nerden : ANKARA

Tevbe Hakkında Ashab'ın ve Alimlerin Sözleri Empty
MesajKonu: Tevbe Hakkında Ashab'ın ve Alimlerin Sözleri   Tevbe Hakkında Ashab'ın ve Alimlerin Sözleri Icon_minitimePerş. Haz. 24, 2010 8:55 am

Said b. Müseyyeb şöyle demiştir: ´Elbette Allah kendine dönüp tevbe edenleri bağışlayıcıdır´ (İsra/25) ayeti günah işleyip sonra tevbe eden, yine günah işleyip sonra tevbe eden, yine günah işleyip sonra tevbe eden bir kimse hakkında nâzil oldu.

Fudayl b. Iyaz dedi ki: Allah Teâlâ bir rivayette şöyle buyurmuştur ´Günahkârlara, "eğer tevbe ederlerse tevbelerini kabul edeceğim müjdesini ver! Sıddîklarm dikkatini çek ki eğer ben onların üzerine adaletimi koymuş olursam, onları azaba dûçar ederim.

Talk b. Habîb şöyle demiştir: ´Allah Teâlâ´nın hukuk-ı ilâhîsi, kulun o hukukları yerine getirmesinden daha büyüktür. Fakat onlar tevbe ettikleri halde sabah ve akşamladılar.

Abdullah b. Ömer şöyle demiştir: ´Kim işlediği bir günahı hatırlar, ondan dolayı kalbi acı duyarsa, Ümm´ul-Kitab´da (Levh-i Mahfûz) o günah silinmiş olur´.

Rivayet ediliyor ki İsrailoğulları´nın peygamberlerinden biri bir günah işledi. Allah Teâlâ ona vahiy göndererek: ´İzzetime yemin ederim! Eğer ikinci bir defa bu günahı işlersen sana azap edeceğim dedi. O da şöyle dedi: "Yârab! Sen sensin, ben de benim. Senin izzetine yemin ederim, eğer beni korumazsan muhakkak o günaha ikinci defa dönerim!" Buna binaen Allah Teâlâ onu masum kıldı.

Biri şöyle demiştir: ´Kul bir günah işler, cennete girinceye kadar o günahtan pişmanlık duyar! Bunun üzerine iblis der ki: Keşke ben onu bu günaha sokmasaydım.

Habib b. Ebî Sabit dedi ki: ´Kıyamet gününde kişiye günahları arzolunur. Günahın yanından geçer ve şöyle der: ´Muhakkak ben (dünyada) günahtan korkardım!´ Râvî der ki: ´Dünyadaki korkusundan dolayı günahı bağışlanır.

Rivayet ediliyor ki bir kişi İbn Mes´ud´a başından geçen bir günahı için ´Acaba onun tevbesi var mıdır?´ diye sordu. İbn Mes´ud ondan yüzünü çevirdi. Sonra ona dönüp baktı. İki gözünden yaşlar aktığını gördü ve dedi ki: ´Cennetin sekiz kapısı vardır. Hepsi açılır ve kilitlenir. Ancak tevbe kapısı hariç! O kapının yanında sadece o kapıya bakan bir melek vardır. O melek o kapıyı kapatmaz. Bu bakımdan ümitsiz olma, amel yap!´

Abdurrahman b. Ebi Kasım der ki: ´Abdurrahim18 ile beraber kâfirin tevbesini ve şu ayeti müzakere ettik: O küfredenlere de ki: Eğer peygambere düşmanlıktan vazgeçerlerse geçmişteki günahları bağışlanır! (Enfâl/38)

Abdurrahim dedi ki: ´Ben müslümanın Allah katında daha güzel halli olacağını ümit ediyorum. Çünkü kulağıma "Müslümanın tevbesi, müslüman olduktan sonra ikinci bir defa müslüman olmak gibidir; yani müslümanlığını perçinleştirir" diye gelmiştir´.

Abdullah b. Selâm şöyle demiştir: ´Size ancak Allah tarafından gönderilmiş peygamberden veya Allah tarafından indirilmiş kitaptan konuşacağım: Kul bir günah işledikten sonra bir göz kapaması kadar o günahtan pişman olduğu zaman, o günah ondan göz kapamasından daha süratle düşmüş olur´.

Hz. Ömer şöyle demiştir: ´Tevbe edenlerle beraber oturun! Çünkü onların kalbi daha incedir.

Biri şöyle demiştir: ´Allah´ın beni ne zaman bağışlayacağını biliyorum´. Ona ´Ne zaman affedecektir?´ diye sorulunca ´Tevbemi kabul ettiği zaman´ demiştir.

Bir başkası da şöyle demiştir: ´Ben affedilmekten mahrum olmaktan çok tevbeden mahrum olmaktan korkuyorum´.

Şöyle rivayet ediliyor: İsrailoğulları´ndan bir genç vardı. Yirmi sene Allah´a ibâdet etti. Sonra yirmi sene Allah´a isyan etti. Sonra aynaya baktı. Sakalında beyazlık gördü. Bu manzara hoşuna gitmedi ve şöyle dedi: ´Ya ilâhî! Sana yirmi sene itaat ettim. Sonra yirmi sene isyan ettim. Acaba sana tevbe edersem beni kabul eder misin?´ Bunun üzerine görmediği ancak sözünü işittiği biri ona şöyle dedi: ´Bizi sevdin. Biz de seni şeydik. Bizi terkettin, biz de seni terkettik. Bize isyan ettin, sana mühlet verdik. Eğer bize dönersen seni kabul ederiz´.

Zünnun-i Mısrî şöyle demiştir: ´Allah´ın bir kısım kulları vardır: Günahların ağaçlarını kalplerinin göreceği bir yere diktiler. Onu tevbe suyu ile suladılar. O pişmanlık ve üzüntü meyvesini verdi. Delilik olmaksızın onlar delirdiler. Dil kekelemesi olmaksızın onlar dilsiz oldular. Oysa fasih ve beliğlerin, Allah ve Hz. Peygamberi bilenlerin ta kendileriydiler. Sonra safa kadehiyle (hayat suyunu) içtiler. Uzun belâya karşı sabrı, geçmişlerinden devraldılar. Sonra kalpleri melekût âlemine hayran kaldı. Fikirleri ceberrûtun perdeleri arasında gezdi. Pişmanlık revakının altında gölgelendiler. Hataların sahifesini okudular. Nefislerine korkuyu yerleştirdiler ve takvanın merdivenleriyle zühdün yüceliğine vâsıl oldular. Dünyayı terketmenin acısını tatlı gördüler. Yatacakları yerin sertliğini yumuşak kabul ettiler. Sonunda selâmet kulpunu elde ettiler. Ruhları yücelerde gezindi ve cennetin bahçesinde çadır kurdular. Hayat denizine daldılar. Üzüntünün hendeklerini kapattılar. Hevanm köprülerinden geçip ilmin sahasına indiler. Hikmetin gölünden içtiler. Zeka gemisine bindiler. Kurtuluş rüzgârıyla deniz selâmetinde yelken açtılar ve rahatlık bahçesine, izzet ve keremin kaynağına vardılar´.

İşte her sahih tevbe´nin muhakkak makbul olacağı hakkında bu kadar söz kâfidir.

Allah sıkça tevbe edenlerden eylesin........amin
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Tevbe Hakkında Ashab'ın ve Alimlerin Sözleri
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
buharalıbilvanisli.com :: İslam Ahlakı ve Tasavvuf :: Nakşibendi :: Nakşibendi :: Kadiri ve Rufa-i :: Diğer Tarikatlar :: Tasavvuf Genel Konular-
Buraya geçin: