buharalıbilvanisli.com
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

buharalıbilvanisli.com

Sofilerin Buluşma Noktası Buhara
 
AnasayfaAnasayfa  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
buharalıbilvanisli.com Son Konular
KonuYazanGönderme Tarihi
Salı Şub. 08, 2011 11:13 am
Cuma Ocak 28, 2011 9:56 am
Salı Ocak 11, 2011 10:43 pm
Salı Ocak 11, 2011 10:41 pm
Çarş. Ocak 05, 2011 8:01 am
Çarş. Ocak 05, 2011 7:57 am
Çarş. Ocak 05, 2011 7:40 am
Salı Ocak 04, 2011 6:58 pm
Salı Ocak 04, 2011 6:32 pm
Salı Ocak 04, 2011 6:32 pm
Salı Ocak 04, 2011 9:37 am
Ptsi Ocak 03, 2011 7:15 pm
Ptsi Ocak 03, 2011 7:02 pm
Ptsi Ocak 03, 2011 6:55 pm
Ptsi Ocak 03, 2011 6:43 pm
Ptsi Ocak 03, 2011 6:27 pm
Perş. Ara. 30, 2010 10:23 am
Perş. Ara. 30, 2010 8:27 am
Paz Ara. 26, 2010 2:53 pm
Paz Ara. 26, 2010 2:43 pm
Cuma Ara. 24, 2010 8:11 pm
Cuma Ara. 24, 2010 1:34 pm
Cuma Ara. 24, 2010 8:50 am
Perş. Ara. 23, 2010 1:19 pm
Perş. Ara. 23, 2010 8:12 am

 

 Dünyaya Ve Ahirete Karşı Zahid Olmak / Cilau'l Hatır / Abdülkâdir Geylanî (K.S)

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
ŞaHa Meftun

ŞaHa Meftun


Mesaj Sayısı : 139
Kayıt tarihi : 30/06/10
Nerden : Ankara

Dünyaya Ve Ahirete Karşı Zahid Olmak / Cilau'l Hatır / Abdülkâdir Geylanî (K.S) Empty
MesajKonu: Dünyaya Ve Ahirete Karşı Zahid Olmak / Cilau'l Hatır / Abdülkâdir Geylanî (K.S)   Dünyaya Ve Ahirete Karşı Zahid Olmak / Cilau'l Hatır / Abdülkâdir Geylanî (K.S) Icon_minitimePerş. Eyl. 30, 2010 10:30 am

Cilau'l Hatır
Abdülkâdir Geylanî (K.S)
Ey yalancılar! Rabbini istemede sâdık olmanın en başta gelen şartı, ister gizli, isterse açık okun mâsivâya buğzetmektir. Mâsivânın zâhiri, dünyâ ve dünyevî arzular, dünyânın kulları ve ellerindekiler ve halkın övgüsü ve yergisidir, Mâsivânın gizlisi ise cennet ve içindeki nîmetlerdir. İşte bu düşünceyi gerçekleştiren, bu düşünceye ulaşan kişinin irâdesi düzelmiştir. Kalbi Rabbine yakınlaşmıştır. O'nun yanında oturmuş, O'na konuk olmuştur. O zaman dünyâ da, âhiret de kişinin sofrasına gelir. Dünyâ süsü ile, âhiret ihtişâmı ile gelir. İki hizmetçi olurlar. Ama onların sofrası nefis içindir, kalp için değil. Dünyâ ve âhiret yemekleri nefis içindir, Kurbiyet yemeği ise kalp içindir. Benim kendisine dâvet ettiğim şey Allâhü Teânın'nın iradesidir, sizin dâvet ettiğiniz şeyler değil.
Ey münafıklar! Allah kişi işlerin başlangıcına değil, sonucuna bakar. Akıllı kişi, sûfilerin cariyeleri olan dünyâ ve âhiretten yüzçeviren, onları deneyen, onların sÖzlerinî işiten kimsedir. Akıllı kişi, dünyâyı ve sıfatlarını nefsi için dinler ve ondan uygun olanını satın alır; fânî olduğu için ona karşı zâhid olur. Ahiretten de, mahluk ve muhdes (sonradan olma) olduğu için, Rabbinden kendisini perdelediği için, bağlayıcı ve Rabbîn dışında rağbet edilen bir şey olduğu içİn yüzçevirir.
Dünyâ akıllı kişiye şöyle der: "Bana tâlip olma, benİmle evlenme çünkü ben bir evden diğer bir eve, bir mülkten diğer bir mülke sürekli el değiştiririm. Ben evlendiğim kimseyi Öldürürüm. Malını mülkünü elinden aIinm. Benden sakın; ben öldürücü bir zevk veririm. Ahitli olduğum kimsenin ahdine vefa göstermem." Ahiret ise ona şöyle der: "Alış-veriş sevinci üzerine Allâhü Teâlâ şöyle buyurmuştur: "Allah, mü'minlerden canlarını cennet karşılığında satın aldı."1 Ben senin yüzünde kurbiyet sevinci görüyorum, ama sen yine de beni satın alıyorsun ve Cenâb-ı Hak seni bana bırakıyor!" Akıllı kişi, bu durumla karşılaşıp, dünyâyı ve âhireti terkedip, Rabbine tâlip olarak onlardan yüzçevirince, dünyâ ona geri verilir, kısmeti zararsız ve eksiksiz blr şekilde ona iâde edİlir. Ahiret de iâde edilir. Onun için, işlerini gören, çekip çeviren birisi olur. Ey dünyâyı da, âhireti de isteyenler! Ey bundan da, ondan da râzı olanlar! İyi dinleyin. Bu sİze açıkladığım hususlar sizin dertlerinizin ilacıdır, iyi anlayın! Kim ki, bir
şeye karşı zâhid olursa, o ona tâlip oIur. Yaratılmış şeylere karşı zâhid olun ki, Yaratıcınız srzi sevsin. Allâhü Teâlâ kaünda mahbûbun misâli, şefkatli bir doktorun göğsüne sığınmış, ona kendisini bırakmış hastanın durumuna benzer.
Ey cemâat! Beni kabul edin. Dünyâya karşı zâhid olun. Dünyâya rağbetiniz ve muhabbetiniz sİzi âhiretten ve Rabbinize yakınlıktan perdeler. Kalp gözlerinizi kör eder. Dünyâ ile beraberlik sizi âhirete karşı perdeler. Nefis İle berâber oturmak da sizin için Cenâb-i Hakk'a karşı bir perde oluşturur.
Ey câhiller! Ahiret âmeli karşılığında dünyâyı yemeyin, sonra ikisinİ de kaybedersiniz. Âhiret efendidir, dünyâ ise onun kÖlesidir, Köle efendiye tâbi oIur. 0 aşağıdadır, bu ise yukandadir. Aşağıdaki yukandakine tâbi olur. Panzehirini yemeden Önce dünyâ yemeğinden yemeyin. Onun yemeği zehirlidir. Pekiyi, onun panzehiri nedir? Onun panzehiri, ona karşı zâhid olmak, kalp yÖnüyle ondan çıkmaktır. Hüküm denizinden kudret denizine geçmektir. Tıptan, yemeğin zehirlisini ve etlİsİni ayırt eden tabîbe ulaşmaktır. Hİç görüp işitmediniz mi ki, doktor yılanı alır, öldürür, parçalar, zehirini çıkanr, sonra da etini yer. Cenâb-ı Hak bu dünyânın zehirini kendisine karşı gelen kâfirler için yaratmışür. Onun temizlenmiş etini de kendisine inananlar, tevâzu gösterenler ve kendisinden başka her şeyi unutanlar için yaratmıştır. Dünyâ onlar için nasıI temizlenmesin ki, onlar O'nun konuklandır, O onlara sevenin sevgilisine davrandığı gibi davranır. Onlar için tatlıyı acıdan, duruyu bulanıktan ayırır, temizler, Murad olan
kimseler için yiyecekler, içecekler, giyecekler ve ihtiyaç duyulan her şey tertemiz edilir.
"Mütezehhid" (zâhid olmaya çalışan veyâ sahte zâhid) çalışır, çabalar. Bâzan durulur, bâzan durulmaz. Bâzan ayakta dimdik durur, bâzan oturur, "Zâhid"2 için en büyük iş inkişâf etmiş, gerçekleşmiştir. Onun sevaplan hatâlarından daha çoktur. Arife gelince, onun için işin işin tamânı inkişâfetmiş, bitmiştir. O duruyu bulanıktan ayırt eder. Duru da, bulanık da ona ses verir.
Sûfilerin bütün yönleri birtek yön olmuştur. Onlar İçİn binek yön kalmıştır. Halk yönü, halka tarafı onlann nazannda sıkıntıdan başka bir şey değildir. Onlar için Cenâb-ı Hakk'ın yönü (vechi), genişlik ve ferahlık yÖnüdür. Onlar sadâkat elleriyle haIk tarafını kapatmışlar ve kalp elleriyle Hâkk tarafını açmışlardır. Hoş, onların kalpleri genişlemiş, büyümüş, yücelmiştir. "Gayret" (kıskançlık) onların kalp kapılarında bekler; oradan o kapının mâlikinden ve sahibinden başka kimsenin girmesine imkân yoktur. Sûfîlerin her biri bu dünyâda güneş ve ay gibidir. Onlar dünyânın aydınlanma sebebidirler. Onların yüzleri Hakk'a yönelmiş, sırtlan ise halka dönmüştür. Eğer onların yüzü, teveccühü dünyâya dönecek otea oradaki her şey yanıp kül olur.
Sizler yeryüzünde yürüyen ölülersiniz. Akıllı ol! Senin aklın yok! "Rical"den (Hak erlerinden) de değilsin, onları tanımıyorsun. Sen halkın büyüklerini ve önderlerini tanımıyorsun. Sözlerin kalbinde olana işâret ediyor. Dİl kalbİn tercümamdır. Senin gönlüne bir kişinin muhabbeti ve başka bir kişinin de buğzu düşerse, nefsin sebebiyle ne sevdiğine buğzedebilirsin, ne de buğzettiğini sevebilirsin. Halbuki her ikisİ hakkmdaki hükmü de Kitap ve Sünnete gÖre vermelisin. Eğer sevdiğin kişinin tavır ve hareketleri Kİtap ve Sünnete uygunsa onu sevmeye devam et, yok muhâlifse, onu sevmekten vazgeç. Buğzettigin kİşinin tavır ve hareketleri Kitap ve sünnete uygun ise ona buğzetmekten vazgeç, tersi ise buğzuna devam et.
Yazık sana! Bana buğzediyorsun, çünkü ben hakkı söylüyorum ve seninle bu hususta çekişiyorum. Bana ancak câhiller, Allâh'ı bilmeyenler, ameli az, sözü çok olanlar buğzeder ve beni tanımaz. Bana muhabbet besleyenler ise âlim-billâh olanlar ve ameli çok, sözü az olanlardır. Cenâb-ı Hakk'a kurbiyet beni her şeye karşı müstağnî kılmıştır. Etrafında çok su var ve ben bir kurbağa gibiyim; yanımda olan şeyleri söylemeye gücüm yok. Suyun çekilmesini bekliyorum ki, konuşayım, işte o zaman kendi haberini de, başkalarının haberini de duyarsın.
Ey geride kalanlar, ey asiler! Ne zaman tevbe edeceksiniz? Tevbe vasıtasıyla Rabbinizle kendi aranızı düzeltin. Eğer Allâhü Teâlâ'dan utanmasaydım ve O'nun hilmi olmasaydı, buradan iner, hepinizin elini teker teker tutar ve şöyle derdim: "Sen şunları, şunları işledin; Allâhü Teâlâ'ya tevbe et." îmânın, îkânın ve mârifetullâhın kuvvetleninceye kadar sana konuşma yok. İşte o zaman, kalbinin Rabbine vuslat vâsıtası olan sapasağlam ipe tutunursun. Hz. Peygamber ve bütün ümmet seninle övünür.
Ey diliyle îman etmiş olan! Ne zaman kalbinle îman edeceksin? Ey celvetlerinde îman etmiş olanlar! Ne zaman halvetlerinizde de îman edeceksiniz? Bunun size bir faydası yok! Münâfığın îmânı, kılıçtan korkanın îmânıdır. Ey isyankâriar! Tevbe edin. Rabbinizin rahmetinden ümit kesmeyin. Allâh'ın merhametinden ümtsİzliğe düşmeyin. Ey ölü kalpllier! Rabbinizİ zikretmeye, O'nun Kitâbını ve Nebinin sünnetini okumaya, zikir meclislerine devam edin; o zaman kalpleriniz, ölü toprağın su gelince canladıgı gibi canlanır. Kalp, Cenâb-ı Hakk'ı zikretmeye devam ederse, ona mârifet, İlim, tevhid, tevekkül ve mâsİvânın tamâmından yüzçevirme melekesi ulaşır. Zikre devam, dünyâda da, âhirette de hayrın devâmına sebeptir.
Halk ve dünyâ ile berâber olduğun müddetçe övgüden ve yergiden etkilenirsin. Çünkü sen nefsİnle, hevânla ve hevesinle mevcutsun. Kalbin Rabbine uîaşıp, işin O'na âit olunca, onlann övgüsü ve yergisinin tesiri gider, büyük bir yükten kurtulursun. Kendi gücüne ve kuvvetine güvenerek dünyâ ile meşgul olduğun müddetçe geri kalırsın, parçalanırsın, yorulursun, memnun kalmazsın. Cenâb-ı Hak ile meşgul olursan, geçim kapısı O'nun gücüyle ve O'na tevekkül etmek sûretiyle açılır. O'nun muvaffakatiyle tâat kapısı açılır. Talep etme mertebesine ulaştığında O'ndan O'nu talep etme güç ve sadâkatini iste. O zaman kalbin, dünyâ ve âhiret meşgalelerinden sıynldığında, O'nun huzûrunda kalp ayaklannIa sâbit ve sağlam durursun.
"Rabbinmiz! Bize dünyâda da, âhirette de güzellik ver ve cehennem azâbından bizi koru,"3
1 Tevbe,9/lll.
2 "Zâhid"; Dünyâdan tam mânâsıyla yüzçevirmiş kimse.
3 Bakara, 2/201.

Abdülkadir Geylani Cilau'l Hatır Yolun Esasları Gelenek Kitaplılığı Sayfa: 205...208
-İslamvetasavvuf.org dan alıntı -

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
gespenst

gespenst


Mesaj Sayısı : 588
Kayıt tarihi : 24/06/10
Nerden : ANKARA

Dünyaya Ve Ahirete Karşı Zahid Olmak / Cilau'l Hatır / Abdülkâdir Geylanî (K.S) Empty
MesajKonu: Geri: Dünyaya Ve Ahirete Karşı Zahid Olmak / Cilau'l Hatır / Abdülkâdir Geylanî (K.S)   Dünyaya Ve Ahirete Karşı Zahid Olmak / Cilau'l Hatır / Abdülkâdir Geylanî (K.S) Icon_minitimePerş. Eyl. 30, 2010 11:09 am

Ey geride kalanlar, ey asiler! Ne zaman tevbe edeceksiniz? Tevbe vasıtasıyla Rabbinizle kendi aranızı düzeltin. Eğer Allâhü Teâlâ'dan utanmasaydım ve O'nun hilmi olmasaydı, buradan iner, hepinizin elini teker teker tutar ve şöyle derdim: "Sen şunları, şunları işledin; Allâhü Teâlâ'ya tevbe et." îmânın, îkânın ve mârifetullâhın kuvvetleninceye kadar sana konuşma yok. İşte o zaman, kalbinin Rabbine vuslat vâsıtası olan sapasağlam ipe tutunursun. Hz. Peygamber ve bütün ümmet seninle övünür.
Ey diliyle îman etmiş olan! Ne zaman kalbinle îman edeceksin? Ey celvetlerinde îman etmiş olanlar! Ne zaman halvetlerinizde de îman edeceksiniz? Bunun size bir faydası yok! Münâfığın îmânı, kılıçtan korkanın îmânıdır. Ey isyankâriar! Tevbe edin. Rabbinizin rahmetinden ümit kesmeyin. Allâh'ın merhametinden ümtsİzliğe düşmeyin. Ey ölü kalpllier! Rabbinizİ zikretmeye, O'nun Kitâbını ve Nebinin sünnetini okumaya, zikir meclislerine devam edin; o zaman kalpleriniz, ölü toprağın su gelince canladıgı gibi canlanır. Kalp, Cenâb-ı Hakk'ı zikretmeye devam ederse, ona mârifet, İlim, tevhid, tevekkül ve mâsİvânın tamâmından yüzçevirme melekesi ulaşır. Zikre devam, dünyâda da, âhirette de hayrın devâmına sebeptir.


Ya rabbi ne güzel bir anlatım bu işte Allah için sevmek ,bu güzel konu için Allah razı olsun kardeşim
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Dünyaya Ve Ahirete Karşı Zahid Olmak / Cilau'l Hatır / Abdülkâdir Geylanî (K.S)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
buharalıbilvanisli.com :: İslam Ahlakı ve Tasavvuf :: Nakşibendi :: Mektubat-ı Rabbani :: Mektubat-ı Hazret :: Minah :: İşaretler :: Gavs Abdulhakim (k.s.a) Sohbetler :: Diğer Tasavvufi Eserler-
Buraya geçin: