buharalıbilvanisli.com
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

buharalıbilvanisli.com

Sofilerin Buluşma Noktası Buhara
 
AnasayfaAnasayfa  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
buharalıbilvanisli.com Son Konular
KonuYazanGönderme Tarihi
Salı Şub. 08, 2011 11:13 am
Cuma Ocak 28, 2011 9:56 am
Salı Ocak 11, 2011 10:43 pm
Salı Ocak 11, 2011 10:41 pm
Çarş. Ocak 05, 2011 8:01 am
Çarş. Ocak 05, 2011 7:57 am
Çarş. Ocak 05, 2011 7:40 am
Salı Ocak 04, 2011 6:58 pm
Salı Ocak 04, 2011 6:32 pm
Salı Ocak 04, 2011 6:32 pm
Salı Ocak 04, 2011 9:37 am
Ptsi Ocak 03, 2011 7:15 pm
Ptsi Ocak 03, 2011 7:02 pm
Ptsi Ocak 03, 2011 6:55 pm
Ptsi Ocak 03, 2011 6:43 pm
Ptsi Ocak 03, 2011 6:27 pm
Perş. Ara. 30, 2010 10:23 am
Perş. Ara. 30, 2010 8:27 am
Paz Ara. 26, 2010 2:53 pm
Paz Ara. 26, 2010 2:43 pm
Cuma Ara. 24, 2010 8:11 pm
Cuma Ara. 24, 2010 1:34 pm
Cuma Ara. 24, 2010 8:50 am
Perş. Ara. 23, 2010 1:19 pm
Perş. Ara. 23, 2010 8:12 am
Similar topics

 

 Kuranda Geçen Esmalar ve Geçiş Şekli

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
haydarı kerrar

haydarı kerrar


Mesaj Sayısı : 355
Kayıt tarihi : 02/07/10
Nerden : ANKARA

Kuranda Geçen Esmalar ve Geçiş Şekli Empty
MesajKonu: Kuranda Geçen Esmalar ve Geçiş Şekli   Kuranda Geçen Esmalar ve Geçiş Şekli Icon_minitimeC.tesi Ekim 02, 2010 3:56 pm

Kuranda Geçen Esmalar ve Geçiş Şekli

Esmâ-i Hüsnâ'nm Kur'ân-ı Kerim'deki tertibi şu şekilde nazil olmuştur.
1. Allah
2. Rahman: Bağışlayan, esirgeyen.
3. Rahîm: Bağışlayan, acıyan.
"Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla." [224]
4. Rab: Her şeyin sahibi. (Rabb'ül-Alemin)
"Hamd âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur."[225]
5. Melik: Görünen ve görünmeyen alemlerin sahibi.
"O, ceza gününün malikidir." [226]
"Gerçek hükümdar olan Allah, yücedir." [227]
6. Muhît: Her şeyi çepeçevre kuşatan.
"Halbuki Allah, kafirleri çepeçevre kuşatmış¬tır." [228]
"Bilesiniz ki O, her şeyi (ilmiyle) kuşatmış¬tır."![229]
7. Kadir: Her şeye gücü yeten.
"Şüphesiz ki Allah'ın her şeye gücü yeter." [230]
8. Alîm: Hakkıyla bilen.
"O, yerde ne varsa hepsini sizin için yarattı. Sonra (kendisine has bir şekilde) semaya yöneldi, onu yedi kat olarak yaratıp düzenledi. O, her şeyi hakkıyla bilendir." [231]
9. Hakîm: Bütün iş ve emirleri yerinde olan.
"Melekler: Yâ Rab! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiklerinden başka bizim bilgimiz yoktur. Şüphesiz âlim ve hakim olan ancak sensin, dediler." [232]
10. Tevvab: Kullarını tevbeye sevk eden ve tevbeleri bol bol kabul eden.
"Adem, Rabbinden bir takını ilhamlar aldı ve derhal tevbe etti. Çünkü Allah tevbeleri kabul eden ve merhameti bol olandır." [233]
11. Bari: Yaradan.
"... Onun için yaradanınıza tevbe edin." [234]
12. Basîr: Her şeyi gören.
"... Allah onların yapmakta olduklarını eksik¬siz görür." [235]
13. Velî: Yardımcı, dost.
"...O ne güzel dost ve ne güzel yardımcıdır."[236]
14. Nasır: Yardımcı.
"... Sizin için Allah'dan başka ne bir dost ne de bir yardımcı vardır." [237]
15. Vasi': İlim ve merhameti her şeyi kuşatan.
"Allah'ın rahmeti ve nimeti geniştir. Her şeyi bilendir." [238]
16. Bedi': Eşi ve örneği olmayan, sanatkârane yaratan.
"(O), göklerin ve yerin eşsiz yaratıcısıdır." [239]
17. Semi': Her şeyi işiten.
"Ey Rabbimiz! Bizden bunu kabul buyur. Şüp¬hesiz sen işitensin bilensin." [240]
18. Aziz: Yenilmeyen, eşsiz galip
"Ey Rabbimiz! Onlara, içlerinden senin ayet¬lerini kendilerine okuyacak, onlara kitap ve hik¬meti öğretecek, onları temizleyecek bir peygam¬ber gönder. Çünkü üstün gelen, her şeyi yerli ye¬rince yapan yalnız sensin." [241]
19. İlâh: Yegane mabud.
20. Vahid: Bölünüp parçalara ayrılmayan, ben¬zeri bulunmama anlamında tek.
"Yoksa Yakub'a ölüm geldiği zaman siz orada mı idiniz? O zaman (Yakub) oğullarına: Benden sonra kime kulluk edeceksiniz? demişti. Onlar: Senin ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak'ın ilahı olan tek Allah'a kulluk edeceğiz; biz ancak O'na teslim olmuşuzdur, dediler." [242]
21. Rauf: Merhametli, şefkatli.
"... Zira Allah insanlara karşı şefkatli ve mer¬hametlidir." [243]
22. Şâkir: İyiliğe karşı mükafat veren.
"Her kim gönüllü olarak bir iyilik yaparsa şüphesiz Allah kabul eder ve (yapılanı) hakkıyla bi¬lir." [244]
23. Gafur: Bütün günahları bağışlayan.
"Şüphesiz ki Allah çok bağışlayan, çokça esir¬geyendir." [245]
24. Karîb: Kullarına çok yakın.
"Kullarım sana, beni sorduğunda (söyle onla¬ra): Ben çok yakınım..." [246]
25. Halim: Acele ve kızgınlıkla acele hareket et¬meyen.
"Allah yapmakta olduklarınızı bilir." [247]
26. Habîr: Her şeyden haberdar olan.
"Allah yapmakta olduklarınızı bilir." [248]
27. Hayy: Ebedi diri.
28. Kayyum: Her şeyin varlığı kendisine bağlı olup kainatı idare eden.
"Allah, O'ndan başka ilah yoktur; O, Hayy'dır, Kayyum'dur." [249]
29. Âlî: Şeref ve hükümranlık bakımından en yüce, aşkın.
30. Azîm: Zat ve sıfatlarının mahiyeti anlaşılamayacak kadar ulu.
"... O yücedir, büyüktür." [250]
31. Ganî: Her şeyden müstağni, kendi dışındaki her şey O'na muhtaç,
"Allah zengindir, acelesi de yoktur." [251]
32. Hamid: Övülmeye layık.
"... Biliniz ki Allah zengindir, övgüye lâyık¬tır." [252]
33. Vehhâb: Karşılıksız bol bol veren.
"... Bize tarafından rahmet bağışla. Lütfü en bol olan sensin." [253]
34. Camı: Toplayıp düzenleyen, kıyamet günü hesaba çekmek için mahlukâtı toplayan.
"Rabbimiz! Gelmesinde şüphe edilmeyen bir günde, insanları mutlaka toplayacak olan sensin."'[254]
35. Kâim: İşleri tedbir edip, ayakta tutan.
"Allah, adaleti ayakta tutarak (delilleriyle) şu hususu açıklamıştır ki, kendisinden başka ilah yoktur. Melekler ve ilim sahipleri de bunu ikrar etmişlerdir." [255]
"Herkesin kazandığını gözetleyip muhafaza eden, (hiç böyle yapmayan gibi olur mu?)" [256]
36. Malîkü'l Mülk: Mülkün sahibi.
"(Rasulüm!) De ki: Mülkün gerçek sahibi olan Allah'ım! Sen mülkü dilediğine verirsin ve mülkü dilediğinden geri alırsın..." [257]
37. Şehîd: Her şeyi gözetleyerek bilen.
"... Allah yaptıklarınızı görüp durur..." [258]
38. Nasır: Yardım eden.
"Oysa sizin mevlânız Allah'tır ve O, yardımcı¬ların en hayırhsıdır." [259]
39. Vekîl: Güvenilip, dayanılan.
"...Onların imanlarını bir kat daha arttırdı ve 'Allah bize yeter, O ne güzel vekildir!' dediler." [260]
40. Rakîb: Gözetleyip kontrol eden.
"... Hesab sorucu olarak da Allah yeter." [261]
41. Hasîb: Kullarına yeten ve onları hesaba çe¬ken.
"... Hesap sorucu olarak da Allah yeter." [262]
42. Kebîr: Zat ve sıfatları anlaşılamayacak ka¬dar büyük, ulu.
"... Çünkü Allah yücedir, büyüktür." [263]
43. Afûv: Hiçbir sorumluluk kalmayacak şekilde günahları affeden.
"Şüphesiz Allah çok affedici ve bağışlayıcı¬dır." [264]
44. Mukît: Bedenlerin ve ruhların gıdasını ya¬ratıp veren, bilip gücü yeten ve koruyan.
"Allah her şeyin karşılığını vericidir." [265]
45. Rezzâk: Mahlukâtın beden ve ruhlarının gıdasını yaratıp veren.
"... (Ey Rabbimiz!) Bizi rızıklandır; zaten sen, rızık verenlerin en hayırlısısın." [266]
46. Fâtır: Yoktan var eden.
"De ki: Gökleri ve yeri yoktan var eden, ye¬dirdiği halde yedirilmeyen Allah'tan başkasını mı dost edineceğim!"[267]
47. Kahir: Yenilmeyen, yegâne galib.
"O, kulların üstünde her türlü tasarrufa sa¬hiptir." [268]
48. Kâdîr: Her şeye gücü yeten, yegâne kudret sahibi.
"Ona Rabbinden bir mucize indirilseydi ya!" dediler. De ki: Şüphesiz Allah mucize indirmeye kadirdir."[269]
49. Hak: Fiilen var olan, mevcudiyeti ve uluhiyyeti gerçek olan.
"Sonra insanlar gerçek sahipleri olan Allah'a döndürülürler." [270]
50. Âlimü'l-Gaybi Ve'ş-Şehadeti: Gizliyi de açığı da bilen.
"Gizliyi ve açığı bilendir ve O, hikmet sahibi¬dir, her şeyden haberdardır." [271]
51. Halîk: Takdirine uygun yaratan.
"İşte Rabbiniz Allah O'dur. O’ndan başka ilah yoktur. O, her şeyin yaratıcısıdır." [272]
52. Latîf: Yaratılmışların ihtiyacını en ince nok¬tasına kadar bilen sezilmez yollarla karşılayan.
"Gözler O'nu göremez; halbuki O, gözleri gö¬rür. O eşyayı pek iyi bilen, her şeyden haberdar olandır."[273]
53. Hakem: Hüküm veren.
"(De ki): Allah'dan başka bir hakem mi araya¬cağım? Halbuki size Kitab'ı açık olarak indiren O'¬dur."[274]
54. Sâdık: Doğru söyleyen.
"Bu, zulümleri yüzünden onlara verdiğimiz cezadır. Biz elbette doğru söyleyeniz." [275]
55. Mevlâ: Gerçek dost, sahip.
"... Bilin ki Allah, sizin sahibinizdir. O ne gü¬zel sahip ve ne güzel yardımcıdır!" [276]
56. Kavi: Her şeye gücü yeten, kudretli.
"Allah güçlüdür. Onun cezası şiddetlidir."[277]
57. Hafız: Koruyan gözeten.
"... Benim Rabbim her şeyi gözetendir." [278]
58. Mucîb: İstek ve arzulara karşılık veren.
"... O'na tevbe edin. Çünkü Rabbim (kullarına) çok yakındır (dualarını) kabul edendir." [279]
59. Mecîd: Şanlı, şerefli.
"... Şüphesiz ki O, övülmeye lâyıktır, iyiliği boldur." [280]
60. Vedûd: Çok seven ve sevilen.
"... Muhakkak ki Rabbim çok merhametlidir (mü'minleri) çok sever." [281]
61. Müsteân: Sığınılan.
"...Artık (bana düşen) hakkıyla sabretmektir. Anlattığınız karşısında (bana) yardım edecek olan ancak Allah'tır."[282]
62. Gâlib: Yegane galebe sahibi.
"Allah emrini yerine getirmeye kadirdir. Fa¬kat insanların çoğu (bunu) bilmezler." [283]
63. Kahhar: Yenilmeyen, yegane galib.
"... Çeşitli tanrılar mı daha iyi, yoksa gücüne karşı durulamaz olan bir tek Allah mı?" [284]
64. Hafîz: Koruyup gözeten.
"... Allah en hayırlı koruyucudur. O, acıyanla¬rın en merhametlisidir." [285]
65. Müteâlî: İzzet ve şeref, hükümranlık bakı¬mından yüce, aşkın.
"O, görüleni de görülmeyeni de bilir, çok bü¬yüktür, yücedir." [286]
66. Valî: Kainata hâkim olup onu yöneten.
"... Onların Allah'tan başka yardımcıları da yoktur." [287]
67. Şedîd: Azabı çetin ve şiddetli [288]
"Onlar, Allah hakkında mücâdele edip durur¬ken O, yıldırımlar gönderip onlarla dilediğini çar¬par. Ve O azabı pek şiddetli olandır." [289]
68. Varis: Varlığının sonu olmayan
. "Şüphesiz biz diriltir ve öldürürüz. Ve her şe¬ye biz varis oluruz." [290]
69. Hallak: Hakkıyla yaratan.
"Şüphesiz Rabbin hakkıyla yaratan, pek iyi bilendir." [291]
70. Kefîl: Bütün işleri üzerine alan yegâne var¬lık.
"Antlaşma yaptığınız zaman, Allah'ın ahdini yerine getirin ve Allah'ı üzerinize şahit tutarak, pekiştirdikten sonra yeminleri bozmayın." [292]
71. Muktedir: Her şeye gücü yeten, kudretli.
"Allah, her şey üzerinde iktidar sahibidir." [293]
72. Hafi: Lütufkar.
"İbrahim: Selâm sana (esen kal) dedi, Rabbimden senin için mağfiret dileyeceğim. Çünkü O ba¬na karşı çok lütufkardır." [294]
73. Gaffar: Çok bağışlayan, daima affeden.
"Şu da muhakkak ki ben, tevbe eden, inanan ve yararlı iş yapan, sonra (böylece) doğru yolda giden kimseyi bağışlarım." [295]
74. Hadî: Yol gösteren, hidayete erdiren
"Allah, iman edenleri, kesinlikle dosdoğru bir yola yöneltir." [296]
75. Mübîn: Apaçık gerçek olan.
"Allah'ın apaçık gerçek olduğunu anlayacak¬lardır." [297]
76. Nur: Nürlandıran, nûr kaynağı.
"Allah, göklerin ve yerin nurudur." [298]
77. Kerîm: Her türlü fazilete sahip olan, kerem sahibi.
"... Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur, nankörlük edene gelince, o bilsin ki, Rabbinin hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, çok kerem sahi¬bidir." [299]
78. Müntekîm: Suçluları cezalandıran.
"Kendisine Rabbinin âyetleri hatırlatıldıktan sonra onlardan yüz çevirenlerden daha zalim kim olabilir? Muhakkak ki biz, günahkârlara layık ol¬dukları cezayı veririz." [300]
79. Fettah: İyilik kapılarını açan, en güzel ha¬kem, fatih.
"De ki: Rabbimiz hepimizi bir araya toplaya¬cak, sonra aramızda hak ile hükmedecektir." [301]
80. Şekûr: Az bir iyiliğe karşı çok mükâfat veren.
"Çünkü Allah, onların mükâfatlarını tam öder ve lütfundan onlara fazlasını da verir. Şüphesiz O, çok bağışlayan, şükrün karşılığını bol bol veren¬dir." [302]
81. Kâ'fî: Her şeye kâfi gelen.
"Allah kuluna kâfi değil midir?"[303]
82. Gâfir: Bağışlayan.
"Günahı bağışlayan..." [304]
83. Rafiu'd-Derecât: Dereceleri yükselten.
"Dereceleri yükselten..." [305]
84. Zu'l-Arş: Arş sahibi.
"Dereceleri yükselten, Arşın sahibi Allah, ka¬vuşma günüyle korkutmak için kullarından diledi¬ğine iradesiyle ilgili vahyi indirir." [306]
85. Muhyî: Hayat, can veren.
"Senin yeryüzünü kupkuru görmen de Allah'ın âyetlerindendir. Biz onun üzerine suyu indirdiği¬miz zaman, harekete geçip kabarır. Ona can veren, elbette ölüleri de diriltir. O, her şeye kadirdir." [307]
86. Rezzak: Her türlü rızkı veren, ruhu, bedeni rızıklandıran.
87. Zu'l-Kuvva: Güç, kuvvet ve kudret sahibi.
88. Metin: Herşeye gücü yeten, yegane kudret sahibi.
"Şüphesiz rızık veren, güç ve kuvvet sahibi olan ancak Allah'tır." [308]
89. Ber: İyilik eden, vaadini yerine getiren.
"Gerçekten biz bundan önce O'na yalvarıyorduk. Çünkü iyilik eden, esirgeyen ancak O'dur." [309]
90. Melik: Gayb ve şuhûd âlemlerin sahibi.
"Güçlü ve yüce Allah'ın huzurunda hak mec¬lisindedirler." [310]
91. Zû'l-Celâlî Ve'l-İkrâm: Azamet ve ikram sahibi.
"Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zâtı baki kalacak." [311]
92. Evvel: Varlığının başlangıcı olmayan.
93. Âhîr: Varlığının sonu olmayan.
94. Zahir: Varlığını ve birliğini belgeleyen bir çok delilin bulunması açısından aşikar.
95. Bâtın: Zatının görülmemesi ve mahiyetinin anlaşılmasının mümkün olmaması bakımından gizli olan.
"O ilktir, sondur, zahirdir, bâtındır. O, her şe¬yi bilendir." [312]
96. Kuddüs: Her türlü eksiklikten münezzeh olan.
97. Selâm: Esenlik ve barış veren.
98. Mü'mîn: Güven veren ve güvenilip dayanı¬lan, vaadi hak.
99. Müheymin: Kâinatın bütün işlerini tedbir edip, yöneten.
100. Cebbar: İradesi baskı altında olmayan, her durumda yürüten, yaratılmışların halini iyileştirip gözeten.
101. Mü'tekebbir: Azamet ve yüceliğini izhar eden.
"O, öyle Allah'tır ki, kendisinden başka hiçbir ilah yoktur. O, mülkün sahibidir, eksiklikten mü¬nezzehtir, selâmet verendir, emniyete kavuştu¬randır, gözetip koruyandır, üstündür, istediğini zorla yaptıran, büyüklükte eşi olmayandır. Allah, müşriklerin ortak koştukları şeylerden münez¬zehtir."[313]
102. Musavvir: Şekil veren, nitelik ve özellik kazandıran.
"O, yaratan, var eden, şekil veren Allah'tır. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar O’nun şanını yüceltmektedirler. O galiptir, hik¬met sahibidir."[314]
103. Âlâ: Yüce.
"Yüce Rabbinin adını tesbih (tasdik) et." [315]
104. Ekrem: Kerem sahibi.
"Rabbin, en büyük kerem sahibidir." [316]
105. Ahad: Benzerinin bulunmaması, parçalan¬maması itibariyle tek.
"De ki: O, Allah birdir."[317]
106. Samed: Hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, her şeyden müstağni, arzu ve ihtiyaçları, sebebiyle her¬kesin yöneldiği ulular ulusu, müstağni.
"Allah Samed'dir."[318]
Öyle kî:
O, doğmamış ve doğurmamıştır. O'nun hiçbir dengi yoktur.
İşte saymış olduğumuz Allah'ın bu güzel isimleri Kur'ân-ı Kerim'de isim kipiyle gelmiş olup, ayet-i ke¬rimelerde açık olarak geçmektedir toplam 106 adettir. Allahu alem bissevab.

[224] Fatiha: 1/1
[225] Fatiha: 1/2
[226] Fatiha: 1/4
[227] Taha: 20/114
[228] Bakara: 2/19
[229] Fussilet: 41/54
[230] Bakara: 2/20
[231] Bakara: 2/29
[232] Bakara: 2/23
[233] Bakara: 2/37
[234] Bakara: 2/55
[235] Bakara: 2/55
[236] Şûra: 42/28
[237] Bakara: 2/107
[238] Bakara: 2/115
[239] Bakara. 2/117
[240] Bakara: 2/127
[241] Bakara: 2/129
[242] Bakara: 2/133
[243] Bakara: 2/143
[244] Bakara: 2/158
[245] Bakara: 2/173
[246] Bakara: 2/186
[247] Bakara: 2/234
[248] Bakara: 2/234
[249] Bakara: 2/255
[250] Bakara: 2/255
[251] Bakara: 2/263
[252] Bakara: 2/267
[253] Âl-i İmran: 3/8
[254] Âl-i İmran: 3/9
[255] Âl-i İmran: 3/18
[256] Ra’d: 13/33
[257] Âl-i İmran: 3/26
[258] Âl-i İmran: 3/98
[259] Âl-i İmran: 3/150
[260] Âl-i İmran: 3/173
[261] Nisa: 4/1
[262] Nisa: 4/6
[263] Nisa: 4/34
[264] Nisa: 4/43
[265] Nisa: 4/85
[266] Maide: 5/114
[267] En’am: 6/14
[268] En’am: 6/18
[269] En’am: 6/37
[270] En’am: 6/62
[271] En’am: 6/73
[272] En’am: 6/102
[273] En’am: 6/103
[274] En’am: 6/114
[275] En’am: 6/146
[276] Enfal: 8/40
[277] Enfal: 8/52
[278] Yûsuf: 12/21
[279] Hûd: 11/61
[280] Hûd: 11/73
[281] Hûd: 11/90
[282] Yûsuf: 12/18
[283] Yûsuf: 12/21
[284] Yûsuf: 12/39
[285] Yûsuf: 12/65
[286] Ra’d: 13/9
[287] Ra’d: 13/11
[288] Hasan 'Şedid' ismini Züheyr'in rivayetinden almıştır. Şedid isminin Allah'ın yüce ve mübarek isimleri arasında zikredilmesi Kur'an'ın esrarındandır. Yine bu ismin Kur'an'ın onüçüncü cüzünün, onüçüncü suresinin, onuçüncü ayetinde yer alması calib-i dikkattir. Zira bu isim Mushaf-ı Şerifin tertibi üzere onüçüncü sûresi olan Ra'd sûresinde yer almaktadır. Aynı şekilde ayette geçen Şedidü’l-İkab harflerinin onüç olması. Kur'an'ın esrarın¬dandır.
[289] Ra’d: 13/13
[290] Hicr: 15/23
[291] Hicr: 15/86
[292] Nahl: 16/91
[293] Kehf, 18/45
[294] Meryem: 19/47
[295] Tâhâ: 20/82
[296] Hacc: 22/54
[297] Nûr: 24/25
[298] Nûr: 24/35
[299] Neml: 27/40
[300] Secde: 32/22
[301] Sebe: 34/26
[302] Fatır: 35/30
[303] Zümer: 39/36
[304] Mü’min: 40/3
[305] Mü’min: 40/15
[306] Mü’min: 40/15
[307] Fussilet: 41/39
[308] Zâriyât: 51/58
[309] Tur: 52/28
[310] Kamer: 54/55
[311] Rahman: 55/27
[312] Hadid: 57/3
[313] Haşr: 59/23
[314] Haşr: 59/24
[315] A’la: 87/1
[316] Alak. 96/3
[317] İhlâs: 112/1
[318] İhlas ,112/2

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Kuranda Geçen Esmalar ve Geçiş Şekli
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» KURANDA S İ H İ R / B Ü Y Ü KAVRAM VE MAHİYETİ
» Rasulullahın (s.a.v)Gusül Alma Şekli
» Sohbetsiz Geçen Zamanın Zayii Ve Sahibininde Aldanmış Olduğu Beyanındadır (Mektubat-ı Hazret 25. Mektup)

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
buharalıbilvanisli.com :: İslamiyet Genel :: Allah (c.c) Hazretleri :: Esma-i Hüsna-
Buraya geçin: