buharalıbilvanisli.com
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

buharalıbilvanisli.com

Sofilerin Buluşma Noktası Buhara
 
AnasayfaAnasayfa  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
buharalıbilvanisli.com Son Konular
KonuYazanGönderme Tarihi
Salı Şub. 08, 2011 11:13 am
Cuma Ocak 28, 2011 9:56 am
Salı Ocak 11, 2011 10:43 pm
Salı Ocak 11, 2011 10:41 pm
Çarş. Ocak 05, 2011 8:01 am
Çarş. Ocak 05, 2011 7:57 am
Çarş. Ocak 05, 2011 7:40 am
Salı Ocak 04, 2011 6:58 pm
Salı Ocak 04, 2011 6:32 pm
Salı Ocak 04, 2011 6:32 pm
Salı Ocak 04, 2011 9:37 am
Ptsi Ocak 03, 2011 7:15 pm
Ptsi Ocak 03, 2011 7:02 pm
Ptsi Ocak 03, 2011 6:55 pm
Ptsi Ocak 03, 2011 6:43 pm
Ptsi Ocak 03, 2011 6:27 pm
Perş. Ara. 30, 2010 10:23 am
Perş. Ara. 30, 2010 8:27 am
Paz Ara. 26, 2010 2:53 pm
Paz Ara. 26, 2010 2:43 pm
Cuma Ara. 24, 2010 8:11 pm
Cuma Ara. 24, 2010 1:34 pm
Cuma Ara. 24, 2010 8:50 am
Perş. Ara. 23, 2010 1:19 pm
Perş. Ara. 23, 2010 8:12 am
Similar topics

 

 91 - 95 EFENDİMİZİN S.A.V HAYATI

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
gespenst

gespenst


Mesaj Sayısı : 588
Kayıt tarihi : 24/06/10
Nerden : ANKARA

91 - 95 EFENDİMİZİN S.A.V HAYATI  Empty
MesajKonu: 91 - 95 EFENDİMİZİN S.A.V HAYATI    91 - 95 EFENDİMİZİN S.A.V HAYATI  Icon_minitimeC.tesi Haz. 26, 2010 8:19 am



91 - HİCRETİN BEŞİNCİ SENESİNİN MÜHİM DİĞER BAZI HÂDİSELERİ



Müzeynelerin Müslüman olmaları

Medine yakınlarındaki ikâmet etmekte olan Müzeyne Kabilesinden 10 kişilik bir heyet Medine'ye gelerek Resûl-i Ekrem Efendimizin huzurunda Müslüman oldular.
Heyetin başında Huzâî bin Abd-i Nühm bulunuyordu. Huzâî Müslüman olup Peygamber Efendimize bîat edince yurduna döndü ve kavmini Müslüman olmaya dâvet etti. Müzeyneler, "Biz senin sözüne itaat ederiz" diyerek Müslüman oldular ve Medine'ye bir heyet gönderdiler.
Hicretin 5. yılı Receb ayında Müzeynelerin Mudar kolundan Müslüman olmak üzere Medine'ye gelenlerin sayısı dört yüzdü. Resûl-i Ekrem Efendimiz, onları yurtlarında ikâmet etmelerine rağmen Muhacirler sınıfından saydı ve "Siz nerede olursanız olunuz, Muhacirsiniz. Muhacirler şerefini hak ettiniz. Mallarınızın başına dönünüz" buyurdu.
Bu emir üzerine Müzeyneler yurtlarına döndüler.190



Selmânı Farisî'nin Kölelikten Kurtarılması

Selmânı Farisî Hazretleri daha önce Yahudilerin kölesi idi.
Resûl-i Ekrem Efendimiz bir gün kendisini çağırarak, "Ey Selmân! Kendini kölelikten kurtarmak için efendinle pazarlık yap anlaş" dedi.
Hz. Selmân, efendisine durumu arz edince, o, "Üç yüz hurma fidanını diker ve Ayrıca kırk ukiyye (bin altı yüz dirhem) altın verirsen azad ederim" dedi.
Bunun üzerine Hz. Selmân, Resûl-i Ekrem Efendimizin yanına gelip durumunu arz etti.
Peygamber Efendimiz Ashabına, "Kardeşinize yardım ediniz" buyurdu.
Bu emir üzerine Sahabîler bir anda kendi aralarında üç yüz hurma fidanını topladılar.
Hurma fidanları toplanınca Peygamber Efendimiz, "Ey Selmân! Git de şu fidanlar için çukurlar kaz! Bitirince de gelip bana haber ver. Ben onları kendi elimle dikeyim!" diye ferman etti.
Sahabîlerin de yardımıyla Hz. Selmân çukurları kazıp bitirince, Efendimize gelip durumu haber verdi.
Resûl-i Kibriyâ Efendimiz, bizzat mübârek eliyle biri müstesnâ, diğer hurma fidanlarını dikti. O sene zarfında Efendimizin diktiği bütün fidanlar hurma verdi. Yalnız, başkasının diktiği bir tek fidan hurma vermedi. Peygamber Efendimiz onu da çıkardı, yeniden dikti. O da meyve verdi.
Böylece Hz. Selmân, Benî Kurayza Yahudilerinden olan Efendisine hurma ağaçları borcunu ödemiş oldu.191
Hurma ağacı borcunu ödeyen Hz. Selmân'ın sadece altın borcu kalmıştı. Bunu da bizzat Hz. Selmân şöyle anlatır:
"Resûlullah (a.s.m.), gazâların birinden tavuk yumurtası kadar bir altın külçesi getirmişti. Beni huzuruna çağırttı ve 'Ey Selmân! Bunu al, borcunu öde' buyurdu.
"Ben Yâ Resûlallah dedim, bu kadarcık altın parçası ile borcum ödenmez ki deyince, "Külçeyi eline alıp tükürüğünü sürdü ve 'Al bunu! Allah, senin borcunu bununla ödeyecektir!' buyurdu.
"Bunun üzerine ondan aldığım altın parçasını tartıp alacaklıya verdim. Borcum olan kırk ukiyyeyi (bin altı yüz dirhem) verdikten sonra o tavuk yumurtası kadar olan altın parçası eskisi gibi bana kaldı"192



Ensardan Sa'd Bin Muaz Hazretleri Vefât Etti

Sa'd bin Muaz Hazretleri Ensarın en üstün fazilete sahip şahsiyetlerinden biri idi. Mus'ab bin Umeyr Hazretleri Resûl-i Kibriyâ Efendimizin emriyle Medine'ye Kur'an öğretmek üzere geldiği zaman Müslüman olmuştu. Müslüman olduğunu duyan Abdü'l-Eşheloğullarından kadın, erkek hepsi de o gün Müslüman olmuşlardı.
Bu kahraman ve fedakâr Sahabî, Hendek günü kolundan bir okla vurulmuş, kolunun damarı kesilmişti. Yarası ağır ve ızdırap verici idi.
Resûl-i Kibriyâ Efendimiz, bu kahraman Sahabî yaralandığı zaman ona Allah rızası için yaralıların tedavisi ile meşgul olan Ensar kadınlarından Rüfeyde adındaki hâtunun çadırında yer ayırtmıştı.
Kurayzaoğulları hakkında hüküm vermesinden kısa bir müddet sonra bu ağır yarası tekrar deşildi ve çok geçmeden de Hicretin beşinci yılında 37 yaşında şehid olarak vefât etti.
Resûl-i Kibriyâ Efendimiz ve Müslümanlar vefâtından son derece müteessir oldular. Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu:
"Sa'd bin Muaz'ın vefâtıyla Arş-ı Âlâ titredi ve cenazesinde yetmiş bin melek hazır bulundu."
Hz. Sa'd'ın cenaze namazını da bizzat Peygamberimiz kıldırdı.193
Hz. Âişe der ki:
"Resûlallah (a.s.m.) ile iki Sahabîsinden (Hz. Ebû Bekir ile Hz. Ömer) sonra, vefâtı Müslümanlara, Sa'd bin Muaz'dan daha ağır gelen bir kimse yoktu"194



Muğire bin Şu'be Müslüman Oldu

Muğire bin Şu'be dört Ara dâhisinden biri idi. Belli ve büyük meseleleri halletmede son derece mâhirdi. İri yarı ve heybetli bir zattı.
Hendek Savaşı yılında Müslüman oldu ve Muhacir olarak Medine'ye geldi.



Medine'de Zelzele Ve Ay Tutulması Vuku Buldu

Hicretin beşinci yılında Medine'de zelzele oldu. Resûl-i Kibriyâ Efendimiz bunun üzerine şöyle buyurdu:
"Rabbiniz, sizi razı olacağı duruma döndürmek istiyor. O halde siz de, onun rızasını dileyiniz."195
Resûl-i Kibriyâ Efendimiz bu ifadeleri, yeryüzü ile üzerinde yaşayan insanların hareketleri arasına münasebetin bulunduğunu ortaya koyuyor ve dünyanın hareket ve zelzelesinde vahy ve ilhama mazhar olarak emir altında deprendiğini beyan ediyordu!Yine hicretin 5. Yılı Cemaziyelâhir ayında ay tutuldu.
Resûl-i Kibriyâ Efendimiz, ay tutulması geçinceye kadar, husûf namazı* kıldırdı.196
Cahiliyye Devrinde insanlar, "Güneş ve ay, ancak yeryüzü halkının büyüklerinden bir büyük için tutulur" bâtıl inancını taşırlardı.
Resûl-i Kibriyâ Efendimiz şu sözleriyle bunun doğru olmadığını açık bir şekilde ifade etti:
"Şüphesiz ki, güneş ve ay, hiçbir kimsenin ölümü veya doğumu sebebiyle tutulmazlar.
"Onlar, Allah'ın kudret ve azametini gösteren alâmetlerden iki alâmettir!
"Siz onların tutulduğunu gördüğünüz zaman, namaza durunuz!"197
Peygamberimiz bu sözleriyle Cahiliyye Devri insanlarının bu bâtıl inançlarını değiştirmiş, güneş ve ay tutulmalarının Allah'a ibâdet vakti olduğunu beyan buyurmuşlardır. Bu vakitlerde insanlar, boş şeylerde değil, Allah'a ibâdet ve tâatle meşgul olmaları gerektiğini ifade etmişlerdir.
Şurası da unutulmamalıdır ki, ibadet ve duânın sebebi ve neticesi emir ve Allah'ın rızasıdır, faydası ise âhirete aittir. Eğer namaz ve ibâdetten dünyevî bir maksat niyet edilse, yalnız onlar için yapılırsa, o namaz batıl olur. Bu sebeple, güneş ve ay tutulmaları halinde, onların açılması niyetiyle ve kasdıyla namaz kılınmaz. Belki, güneş ve ayın tutulması zamanları bu çeşit ibadetin vakitleri olarak bilinmeli ve sırf Allah'ın rızası kasdedilerek namaz kılınmalıdır.198

190. Tabakât, 1:291-292.
191. Sîre, 1:234-235; Delâilü'n-Nübüvve, s. 218-219; Mektûbat, s. 135-136.
192. Sîre, 1:235; Tabakât, 1:185; Şifâ, 1:277-278.
193. Sîre, 3:263; Tabakât, 1:433.
194. Tabakât, 1:433.
195. Üsdü'l-Gâbe, 1:22.
* Küsuf ve husuf (güneş ve ay tutulması namazı) sünnettir, iki rekâttır. Rükû ve secdeleri, nafile namazlarda olduğu gibi yapılır. Bu namazlar için ezan ve kaamet okunmaz.
Ancak hüsûf namazı için, 'es-Selâtü camiâtün (Namaz için toplanınız) diyerek seslenilir.
196. İnsanü'l-Uyûn, 2:628.
197. Buharî, 2:23-24; Müslim, 3:28-36.
198. Bkz.: Bediüzzaman Said Nursî, Emirdağ Lahikası, s. 31-33.


En son gespenst tarafından C.tesi Haz. 26, 2010 8:22 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
gespenst

gespenst


Mesaj Sayısı : 588
Kayıt tarihi : 24/06/10
Nerden : ANKARA

91 - 95 EFENDİMİZİN S.A.V HAYATI  Empty
MesajKonu: Geri: 91 - 95 EFENDİMİZİN S.A.V HAYATI    91 - 95 EFENDİMİZİN S.A.V HAYATI  Icon_minitimeC.tesi Haz. 26, 2010 8:19 am



92 - BENÎ LİHYAN SEFERİ

Hicretin 6. senesinin Rebülevvel ayı başları. Benî Lihyanlar, Hicretin dördüncü yılında Bi'ri Maûna mevkiinde kırka (veya yetmiş) yakın Müslüman mürşid ve muallimi hunharca şehid etmişlerdi. Reci' mevkiine irşad için gönderilmiş bulunan İslâm birliğini kuşatıp bir çoklarını şehid edenler de yine bu kabiledendi.(İbni Hişam, Sîre, 3:178-193; İbni Sa'd, Tabakât 2:55-56; Müsned, 2:94.)
Peygamber Efendimiz, bu hâin kabileye haddini bildirmek için yerine Medine'de Abdullah bin Ümmi Mektum'u vekil bırakarak 200 kişilik bir kuvvetle yola çıktı. Efendimiz, Benî Lihyanları gafil avlamak istiyordu. Bu sebeple, Şam'a doğru gitmek istiyormuş gibi davrandı.
Daha sonra yolunu değiştirerek, Benî Lihyanların konak yerlerinden olan Guran Vadisine kadar gitti.
Âsım bin Sabit ve diğer Müslüman muallim ve mürşidler burada şehid edilmişlerdi. Efendimiz, orada onları rahmetle andı, kendileri için duâ etti.(İbni Sa'd, Tabakât, 2:79)
Lihyanoğulları, Peygamber Efendimizin gelişini duymuşlar ve korkup dağ başlarına sığınmışlardı. Kimse yakalanamadı. Peygamber Efendimiz oradan Usfan denilen mevkie vardı. Burası Mekke'ye yakındı. Efendimizin maksadı, gelişini Mekkelilere bildirmekti. Nitekim, Mekkeliler bunu duymuşlar ve korkuya kapılmışlardı.
Resûl-i Ekrem Efendimiz, on dört gece sonra tekrar Medine'ye döndü.(İbni Hişam, Sîre, 3:293; İbni Sa'd, Tabakât, 2:79.)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
gespenst

gespenst


Mesaj Sayısı : 588
Kayıt tarihi : 24/06/10
Nerden : ANKARA

91 - 95 EFENDİMİZİN S.A.V HAYATI  Empty
MesajKonu: Geri: 91 - 95 EFENDİMİZİN S.A.V HAYATI    91 - 95 EFENDİMİZİN S.A.V HAYATI  Icon_minitimeC.tesi Haz. 26, 2010 8:20 am



93 - GÂBE-ZÛ KARED GAZÂSI

Hicretin 6. senesinin Rebiülahir ayı. Ebû Zerr (r.a.), Medine-i Münevvereye üç saat mesafesi olan Gâbe Mer'asında oğlu ile birlikte Peygamber Efendimizin yirmi kadar devesini güderken, Uyeyne bin Hısne'l-Fezarî, kırk atlı ile gelip Ebû Zerr'in oğlunu şehid etmiş, develeri de alıp götürmüştü.
Durum Peygamberimize haber verildi. Derhal baskıncıların arkasından Hz. Sa'd bin Zeyd komutasında bir süvari birliği gönderdi. Hz. Sa'd'a, "Ben, sana halk ile birlikte gelip kavuşuncaya kadar baskıncı, müşrikleri takip et" diye emretti.
Süvari birliği yola çıktıktan sonra, Peygamber Efendimiz de Medine'de yerine Abdullah bin Ümmi Mektum'u vekil tayin ederek beş yüz kişilik bir kuvvetle Gatafan'a doğru yola çıktı. Medine'ye iki günlük mesafesi olan Zû Kared mevkiinde düşmana yetişildi. Bir kaçı öldürüldü. Develerin bir kısmı da geri alındı.(İbni Sa'd, Tabakât, 2:81-84; Müslim, 3:1438-1439)
Resûl-i Ekrem Efendimiz etrafı araştırmak maksadıyla burada bir gün bir gece kadar bekledi. Sonra Medine'ye geri döndü.(İbni Sa'd, Tabakât, 2:84; Taberî, 3:62.)


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
gespenst

gespenst


Mesaj Sayısı : 588
Kayıt tarihi : 24/06/10
Nerden : ANKARA

91 - 95 EFENDİMİZİN S.A.V HAYATI  Empty
MesajKonu: Geri: 91 - 95 EFENDİMİZİN S.A.V HAYATI    91 - 95 EFENDİMİZİN S.A.V HAYATI  Icon_minitimeC.tesi Haz. 26, 2010 8:21 am



94 - ÎS SEFERİ

Hicretin 6. senesinin Cemaziyelevvel ayı. Kureyş müşriklerine âit bir ticaret kervanının Şam'dan Mekke'ye doğru gitmekte olduğu Medine'de işitildi.Peygamber Efendimiz, Kureyş müşriklerini iktisaden güç durumda bırakmak maksadıyla, Hz. Zeyd bin Hârise kumandasında yüz yetmiş kişilik bir süvari birliğini bu kervanı ele geçirmek üzere yola çıkardı.
Mücâhidler, Îs denilen mevkide Kureyş kervanına rastgeldiler. Kervandaki mallara el koydular. Adamları da esir aldılar. Resûl-i Ekrem Efendimizin kerimesi Hz. Zeyneb'in kocası olan Ebû'l-Âs bin Rebî' de bu esirler arasındaydı.
Mücahidler, malları ve esirleri Medine'ye getirdiler. Peygamber Efendimiz, malları mücahidler arasında taksim etti.
Ebû'l-Âs, Hz. Zeyneb'e, "Babandan, benim için emân al" diye haber göndererek himâyesini istedi.(İbni Sa'd, Tabakât, 2:87.2)
Hz. Zeyneb de onu himâyesi altına aldığını Müslümanlara bildirdi. Peygamber Efendimiz de kızına, "Senin himâyene aldığın kimseyi, biz de himâyemize aldık" buyurdu.(İbni Sa'd, Tabakât, 8:33; Uyûnü'l-Eser, 2:106)
Hz. Zeyneb, Resûl-i Ekrem Efendimizden, Ebû'1-Âs'ın ganimet alınan mallarının da geri verilmesini rica etti.Resûl-i Ekrem Efendimiz de bunu mücahidlerden istedi. Mücahidler de, aldıkları malların tamamını getirip ona geri verdiler. Ebû'l-Âs, geri aldığı mallarla Mekke'ye döndü. Sahiplerine haklarını teslim etti.
Sonra, "Ey Kureyşliler! Kimsenin bende malı veya hakkı kaldı mı?" diye sordu."Hayır" dediler, "yanında hiç bir malımız ve hakkımız kalmadı!"Başta Resûlullah olmak üzere, zevcesi Hz. Zeynep ve Müslümanlardan gördüğü alicenap muâmele karşısında Ebû'l-Âs'ın mânâ âlemi değişmişti.
Bunu Kureyş müşriklerine de şöylece açıkladı:
"Vallahi, yanınıza gelmeden önce, Müslüman olmamı engelleyen tek şey; 'Mallarımızı götürmek için Müslüman oldu' diye yapacağınız dedikodulardan duyduğum endişeydi.
"Fakat, şimdi mallarınızı teslim etmiş bulunuyorum. Şehâdet ederim ki, Allah'tan başka ilâh yoktur ve yine şehâdet ederim ki, Muhammed, Allah'ın kulu ve Resûlüdür!"(İbni Sa'd, Tabakât, 8:33; İnsanü'l-Uyûn, 3:177)
Daha sonra Ebû'l-Âs Medine'ye İslâmiyetle şereflenmiş halde döndü. Peygamber Efendimiz de yine Hz. Zeyneb'i ona verdi.(İbni Sa'd, Tabakât, 8:33; Üsdü'l-Gâbe, 5:237; İnsanü'l-Uyûn, 3:177)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
gespenst

gespenst


Mesaj Sayısı : 588
Kayıt tarihi : 24/06/10
Nerden : ANKARA

91 - 95 EFENDİMİZİN S.A.V HAYATI  Empty
MesajKonu: Geri: 91 - 95 EFENDİMİZİN S.A.V HAYATI    91 - 95 EFENDİMİZİN S.A.V HAYATI  Icon_minitimeC.tesi Haz. 26, 2010 8:21 am



95 - PEYGAMBERİMİZİN ABDURRAHMAN BİN AVF'I DUMETÜ'L-CENDEL'E GÖNDERMESİ

Hicretin 6. senesinin Şaban ayı. Bu tarihte Peygamber Efendimiz, Abdurrahman bin Avf Hazretleri kumandasında yedi yüz kişilik bir birlik hazırladı. Birliğin vazifesi, Dûmetü'l-Cendel beldesi halkını İslâmiyete dâvet etmekti.
Peygamberimiz, Abdurrahman bin Avf Hazretlerine sancağını teslim ettiği sırada Allah'a hamd ve senâda bulunduktan sonra, mücahidlere şöyle hitap etti:
"Hepiniz Allah yolunda, Allah'ın ismi ile gazâ ediniz. Kâfirlerle çarpışınız. Ganimet mallarına hıyânet etmeyiniz. Ahdinizi bozmayınız. Öldürdüklerinizin burun, kulak gibi uzuvlarını kesmeyiniz. Küçük çocukları öldürmeyiniz."(İbni Hişam, Sîre, 4:280; İnsanü'l-Uyûn, 3:184.)
Efendimiz, sonra da bütün Müslümanlara şu umumî dersini verdi:
"Ey insanlar! Zamanla size gelip çatacak beş musibetten Allah'a sığınırım:"Bir kavimde çirkin hareketler yayılıp açığa vurulunca, kendilerinden önce geçmiş kavimlerde görülmedik vebâ, acılar ve ağrılar onlar arasında ortaya çıkar.
"Bir kavim ölçüde, tartıda eksiklik yaptı mı, muhakkak kuraklık ve kıtlık yıllarına, geçim sıkıntısına, hükümdar zulmüne uğrarlar.
"Mallarının zekâtını vermeyen kavimlerin, gökten yağan yağmurları kesilir.
"Allah ve Resûlünün ahdini bir kavim bozdu mu, muhakkak düşmanları onların üzerine saldırır. Onlar da, kavmin el ve avuçlarındakilerden bir kısmını çekip alırlar.
"Bir kavmin idarecileri, Allah'ın Kitabına uygun hareket etmediler mi, Allah'ın indirdiği hükümlerle hükmetmeyi onurlarına yedirmediler mi, o zaman Allah da onların arasına tefrika ve harp sokar."(İbni Hişam, Sîre, 4:280)
Bundan sonra Abdurrahman bin Avf Hazretleri beraberindeki Müslümanlarla Dumetü'l-Cendel'e hareket etti. Oraya varınca onları İslâmiyete dâvet etti. Bu dâvetini üç gün tekrarladı.Üçüncü günü Hıristiyan olan reisleri Asbağ bin Amre'l-Kelbî İslâmiyetle müşerref oldu. Onunla birlikte bir çok kimse de imana geldi.(İbni Sa'd, Tabakât, 2:89)
Müslüman olmayanlar ise cizye (vergi) vermek üzere orada kaldılar.Peygamber Efendimiz, Medine'den uğurlarken Abdurrahman bin Avf Hazretlerine, "Eğer onlar İslâmiyeti kabul ederlerse, reislerinin kızıyla evlen" buyurmuştu.
Hz. Abdurrahman, Nebiy-yi Muhterem Efendimizin bu emri üzerine reisleri Asbağ'ın kızı Tümandır'la evlendi ve onu da yanına alarak Müslümanlarla birlikte Medine'ye döndü.(İbni Sa'd, Tabakât 2:89; 3:129; İnsanü'l-Uyûn, 3:184)



Peygamberimizin İlk Yağmur Duâsı

Hicretin altıncı yılında büyük bir kuraklık ve kıtlık her tarafı sarmıştı. Ramazan ayında, bir Cuma günü, Resûl-i Ekrem Efendimiz hutbe irad buyururken, kendisinden, "Allah'a dua et de bize yağmur versin" diye rica edildi.
Bunun üzerine Peygamber Efendimiz, "Allah'ım! Bize yağmur ver. Allah'ım Bize yağmur ver" diyerek duâ etti.(Buharî, 1:179; Müslim, 2:613.)
Bir anda ayna gibi berrak olan gökyüzünde bulutlar belirdi. Ve yağmur yağmaya başladı. Peygamber Efendimiz bu sefer, "Allah'ım! Bu yağmuru bardaktan boşanırcasına yağdır ve hakkımızda hayırlı kıl"(Buharî, 1:179.) diye duâ etti.
Enes bin Mâlik der ki: "Üzerimize öyle bir yağmur yağdı ki, neredeyse evlerimize gitme imkânı bulamayacaktık.
"O gün, ertesi gün, daha ertesi gün, tâ öteki Cuma'ya kadar yağmur yağmaya devam etti."(Buhârî, 1:179; Müsned, 3:261)
Cuma günü Peygamber Efendimiz yine hutbe irad ederken, bu sefer yağmurun dinmesi için duâ etmesini şöyle rica ettiler:
"Yâ Resûlallah! Evler, yağmurdan yıkılmaya başladı. Yollar kapandı. Allah'a dua etsen de yağmuru kesse!"(Müsned, 3:261)
Resûl-i Kibriyâ Efendimiz tebessüm buyurdular, sonra da ellerini kaldırarak, "Allah'ım! Çevremize yağdır, üzerimize değil"(Müsned, 3:261; Müslim, 2:613) diyerek duâ etti.
Yine Enes bin Mâlik der ki:
"Resûlullah Aleyhisselâm duâ ederken de eliyle, semânın neresine işaret ettiyse orası açıldı ve Medine üstü, açık bir meydan gibi oldu.
"Medine çevresine yağmur yağarken, Medine'ye bir damla bile düşmüyordu.
"Etraftan gelenler, oralarda bol bol yağmur yağdığını haber vermekte idiler"(Müslim, 2:614)
Bu, Resûl-i Ekrem Efendimizin yaptığı ilk yağmur duâsıdır. bundan başka çeşitli zamanlarda beş yağmur duâsı daha yapmışlardır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
91 - 95 EFENDİMİZİN S.A.V HAYATI
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» 1 - RESÛL-İ EKREM EFENDİMİZİN PÂK NESEBLERİ (EFENDİMİZİN S.A.V.HAYATI)
» 101 - 110 EFENDİMİZİN S.A.V HAYATI
» 5 - FİL VAK'ASI (EFENDİMİZİN S.A.V. HAYATI)

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
buharalıbilvanisli.com :: Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) :: Peygamberimizin Hayatı-
Buraya geçin: