buharalıbilvanisli.com
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

buharalıbilvanisli.com

Sofilerin Buluşma Noktası Buhara
 
AnasayfaAnasayfa  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
buharalıbilvanisli.com Son Konular
KonuYazanGönderme Tarihi
Salı Şub. 08, 2011 11:13 am
Cuma Ocak 28, 2011 9:56 am
Salı Ocak 11, 2011 10:43 pm
Salı Ocak 11, 2011 10:41 pm
Çarş. Ocak 05, 2011 8:01 am
Çarş. Ocak 05, 2011 7:57 am
Çarş. Ocak 05, 2011 7:40 am
Salı Ocak 04, 2011 6:58 pm
Salı Ocak 04, 2011 6:32 pm
Salı Ocak 04, 2011 6:32 pm
Salı Ocak 04, 2011 9:37 am
Ptsi Ocak 03, 2011 7:15 pm
Ptsi Ocak 03, 2011 7:02 pm
Ptsi Ocak 03, 2011 6:55 pm
Ptsi Ocak 03, 2011 6:43 pm
Ptsi Ocak 03, 2011 6:27 pm
Perş. Ara. 30, 2010 10:23 am
Perş. Ara. 30, 2010 8:27 am
Paz Ara. 26, 2010 2:53 pm
Paz Ara. 26, 2010 2:43 pm
Cuma Ara. 24, 2010 8:11 pm
Cuma Ara. 24, 2010 1:34 pm
Cuma Ara. 24, 2010 8:50 am
Perş. Ara. 23, 2010 1:19 pm
Perş. Ara. 23, 2010 8:12 am
Similar topics

 

 128 - 135 EFENDİMİZİN S.A.V HAYATI

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
gespenst

gespenst


Mesaj Sayısı : 588
Kayıt tarihi : 24/06/10
Nerden : ANKARA

128 - 135 EFENDİMİZİN S.A.V  HAYATI Empty
MesajKonu: 128 - 135 EFENDİMİZİN S.A.V HAYATI   128 - 135 EFENDİMİZİN S.A.V  HAYATI Icon_minitimeC.tesi Haz. 26, 2010 2:45 pm



128 - Hz. ÜMMÜ GÜLSÜM'ÜN VEFÂTI

Hicretin 9. senesi. Resûl-i Ekrem Efendimiz kerimesi ve Hz. Osman'ın zevcesi Hz. Ümmü Gülsüm Hicretin dokuzuncu senesinde vefat etti.(İsabe, 4:489.)
Yıkanıp kefenlendikten sonra, namazını bizzat Peygamber Efendimiz (a.s.m.) kıldırdı.(İbni Sa'd, Tabakât, 8:38-39)
Defnedildikten sonra kabrinin başında bir müddet oturdu. Bu sırada gözlerinden yaşlar aktığı görüldü.Hz. Ümmü Gülsüm, Peygamber Efendimizin en küçük kızı Fâtıma'nın büyüğü idi. Annesi Hz. Hatice Müslüman olduğu sırada Müslüman olmuştu.
Hz. Osman'ın, Hz. Ümmü Gülsüm'den çocuğu olmamıştı.(İbni Sa'd, Tabakât, 8:37-38.)


En son gespenst tarafından C.tesi Haz. 26, 2010 2:54 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
gespenst

gespenst


Mesaj Sayısı : 588
Kayıt tarihi : 24/06/10
Nerden : ANKARA

128 - 135 EFENDİMİZİN S.A.V  HAYATI Empty
MesajKonu: Geri: 128 - 135 EFENDİMİZİN S.A.V HAYATI   128 - 135 EFENDİMİZİN S.A.V  HAYATI Icon_minitimeC.tesi Haz. 26, 2010 2:45 pm



129 - SAKİF KABİLESİ HEYETİNİN MEDİNE'YE GELİŞİ

Hicretin 9. senesi, Ramazan ayı. Urve bin Mesûd Sakif Kabilesinin en çok sevilen reislerinden biri idi. Mekke fethinden sonra Hicretin 9. senesinde Medine'ye gelerek Müslüman olmuştu. Sonra da kabilesini İslâma dâvet etmek üzere Peygamberimizden izin istemişti. İzin verilince de Tâif'e dönerek kabilesini İslâma dâvet etmişti. Ancak hakkı kabul etmemekte direnen Sakîfliler tarafından ok yağmuruna tutularak şehid edilmişti.(İbni Hişâm, Sîre, 4:182.)
Urve'nin şehid edildiği haberini alan Peygamber Efendimiz, "Urve de Yâsin ehli(Yâsin ehli; kavmini Hz. İsâ'nın Havarilerinin dâvetine çağırmış, ancak kavmi tarafından şehid edilmiş olan Antakya halkından Habibi Neccar'dır.) gibi kabilesini Müslüman olmaya dâvet etti ve sonunda şehid oldu"(İbni Hişâm, Sîre, 4:182; İbni Sa'd, Tabakât 1:312) diye buyurmuşlardı.
İşte bu şehâdet hadisesinden sonra Peygamber Efendimiz Sakiflilerin takibini daha da arttırmıştı. Bu vazifeyi Müslüman olan Havazinlilerin reisi Mâlik bin Avf'a yaptırıyordu. Sakiflileri öylesine baskı altında tutuyordu ki, bir ara kalelerinden dışarı çıkamaz olmuşlardı.
Nitekim bu takip kısa zamanda tesirini göstermişti. Sakifliler, dalâlet ve şirk üzere yaşadıkları müddetçe rahat yüzü görmeyeceklerini kesinlikle anlamışlardı.
Ancak Müslüman olurlarsa rahat edebileceklerinin idrakine varan Sakifliler, Hicretin dokuzuncu yılı Ramazan ayında Medine'ye, Peygamberimize bir heyet gönderdiler.(İbni Hişâm, Sîre, 4:182; İbni Sa'd, Tabakât 5:505.)
Peygamber Efendimiz, okunan Kur'an'ları duyabilmeleri, Müslümanların cemâat halindeki huşû ve huzur içinde kıldıkları namazları görebilmeleri maksadıyla bu heyet için mescidin yan tarafına çadırlar kuruldu.(İbni Hişâm, Sîre, 4:184; Taberî, 3:141)
Devamlı surette kendileriyle meşgul oldu, konuştu, İslâmiyeti anlattı.Osman bin Ebî As, heyette bulunanların yaşça en küçüğü idi.Diğer arkadaşları çadırlarına gittikleri sırada bu genç, Peygamberimizin yanına gidiyor, dinî sohbetlerini dinliyor, diğer arkadaşlarının haberi olmadan Kur'an okumasını öğreniyordu. Hz. Resûlullahı bulamadığı zamanlarda ise Hz. Ebû Bekir'den ders alıyordu.
Heyettekiler Peygamberimizle konuşup Müslüman oldukları sırada Osman bin Ebî As Kur'an okumasını öğrendiği gibi, bir hayli de ezber yapmıştı. Heyettekiler kendileri için namaz kıldıracak bir imam istediklerinde de, Peygamberimiz, kendilerinden olan bu genci imam olarak vazifelendirdi.(İbni Hişâm, Sîre, 4:185; İbni Sa'd, Tabakât, 5:508)
Bir müddet kaldıktan sonra, Abdi Yalil başkanlığındaki Sakif heyeti Müslüman olarak Medine'den yurtlarına döndü. Olup bitenleri anlatınca Sakifliler de Müslüman oldular.(İbni Kesîr, Sîre, 4:62)



Lât Putunun Yıktırılışı

Sakifliler, kendi putları Lât'ı elleriyle kırmak istemediklerinden, Peygamberimiz bu putu yıkmak için Ebû Süfyan bin Harb ile Muğire bin Şu'be'yi gönderdi.(İbni Hişâm, Sîre, 4:186; Taberî, 3:141-142)
Daha düne kadar, Lât ve Uzza önünde eğilen Ebû Süfyan, şimdi kendi eliyle aynı putu kırıp dağıtmaya gidiyordu. Çünkü gönlündeki şirk putu kırılmıştı. Onun yerine saf, ter temiz Tevhid bayrağı dikilmişti. Bunun için gitmekte tereddüt göstermedi.
Ebû Süfyan ile Muğıre bin Şu'be Taif e varıp Lât putunu kırarak darmadağın ettiler.(İbni Kesîr, Sîre, 4:63.)
Sakifoğullarının putu Lât'ın da Tevhid nuruyla darmadağın edilmesinden sonra Arabistan putlardan ve puthanelerden tamamıyla temizlenmiş oluyordu. Artık Bütün yollar, Tevhid âlemine uzanıyor, bütün gönüller oraya bağlanmış oluyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
gespenst

gespenst


Mesaj Sayısı : 588
Kayıt tarihi : 24/06/10
Nerden : ANKARA

128 - 135 EFENDİMİZİN S.A.V  HAYATI Empty
MesajKonu: Geri: 128 - 135 EFENDİMİZİN S.A.V HAYATI   128 - 135 EFENDİMİZİN S.A.V  HAYATI Icon_minitimeC.tesi Haz. 26, 2010 2:46 pm


130 - BENÎ HİLÂL HEYETİ

Resûl-i Ekreme, bîat etmek üzere Medine'ye gelen heyetler arasında Benî Hilâl Kabilesi temsilcileri de bulunuyordu. Bunlar, Abd-i Avf bin Asram ve Kabîsa bin Muhârık adında iki kişi idi.(İbni Sa'd, Tabakât, 1:309)
Abd-i Avf, arkadaşlarıyla gelip Peygamberimizin huzurunda Müslüman olunca, Efendimiz, "İsmin nedir?" diye sordu.
"Abdi Avf'tır" dedi.
Peygamber Efendimiz, "Sen, Abdullah'sın" buyurarak ismini değiştirdi (İbni Sa'd Tabakât, 1:309)
Hilâloğulları temsilcilerinden Kabîsa bin Muhârık, bir ara Peygamberimize, "Yâ Resûlallah, ben, kavmimden birisine kefil olup borçlandım. Bu hususta bana yardım et!"(Müsned, 3:477) diyerek yardım talebinde bulundu.
Resûl-i Ekrem Efendimiz, Kabîsa'nın isteğine, "Olur! Biraz bekle! Bir yerden zekât mallarından gelirse borcunu öderim" diye cevap verdi.
Sonra da, "Ey Kabîsa! Bilesin ki, halktan bir şey istemek şu üç durumdan birinde bulunan kimseden başkasına doğru değildir:
1) İki kişinin (veya iki kavim ve kabilenin) arasını bulmak için borçlanan,
2) Mali bir âfet sebebiyle mahvolan,
3) Kavim ve kabilesinden aklı başında üç adamın şehâdetiyle fakir olduğu tebeyyün eden.
"Ey Kabîsa, dilenmenin bundan ötesi haramdır"(Müslim, 2:722.) buyurdu. Böylece Kabîsa'nın bu isteği, içtimaî hayatta mühim bir esas ve ölçünün ortaya konmasına vesile oldu.
İslâm nazarında dilencilik, ihtiyacı olmadan bir kimseden bir şey istemek, en kötü ahlâktan biri sayılmıştır. Bu hususta Resûl-i Ekrem Efendimizin (a.s.m.) bir çok hadisleri mevcuttur.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
gespenst

gespenst


Mesaj Sayısı : 588
Kayıt tarihi : 24/06/10
Nerden : ANKARA

128 - 135 EFENDİMİZİN S.A.V  HAYATI Empty
MesajKonu: Geri: 128 - 135 EFENDİMİZİN S.A.V HAYATI   128 - 135 EFENDİMİZİN S.A.V  HAYATI Icon_minitimeC.tesi Haz. 26, 2010 2:49 pm



131 - ABDULLAH BİN ÜBEYY'İN ÖLÜMÜ


Abdullah bin Übeyy bin Selûl, münâfıkların reisi idi. Hz. Resûlullahın aziz şahsiyetini nazarlardan düşürmek, İslâmiyetin inkişâfına mâni olmak ve Müslümanları birbirine düşürmek için elinden gelen bütün gayreti ömrü boyunca göstermekten geri durmamıştı. Bu menhus maksadını tahakkuk ettirmek için de bir çok iftiralarda bulunmuştu. Müslümanların tesanüde en çok muhtaç olduğu bir zamanda bu adam tesanüdleri bozucu hareketlerde bulunurdu. Fakat Cenâb-ı Hakkın inayeti ve Resûlullahın tedbir ve himmeti ile bu teşebbüsleri hep sonuçsuz kalırdı.
Başında bulunduğu nifak şebekesinin yaptıklarından dolayı haklarında âyet-i kerimeler, hattâ "Münafıkûn" adında müstakil bir Sûre nazil olmuştu.
Bu sebeple Hz. Resûlullah bunlara karşı hep ihtiyatlı davranır, hâl ve hareketlerini kontrol altında bulundurur ve İslâm camiasının ittifak ve tesanüdünü bozucu planları karşısında hep tedbirli olurdu.
İşte, İslâm camiasının birliğini bozmak için eline geçen her fırsatı kullanmaktan geri kalmayan bu adam Hicretin dokuzuncu senesi Zilkâde ayında öldü.803



Peygamberimizin Cenaze Namazını Kıldırması

Abdullah bin Übeyy, münâfıkların reisi iken, oğlu Abdullah son derece samimi ve müttaki bir Müslümandı. Bu, "Ölüden, diriyi, diriden ölüyü çıkaran" Cenâb-ı Hakkın kudret ve hikmetinin bir tecellisi idi. Baba münafıkların reisi, oğul mücahid bir Müslüman.
Babası vefât ettikten sonra, oğlu Abdullah babasının vasiyeti üzerine Hz. Resûlullahın huzuruna çıkarak, "Yâ Resûlallah! Gömleğini bana versen de, babamı onunla kefenlesem" dedi. Sonra da, "Yâ Resûlallah! Onun namazını kılıp istiğfarda bulunsanız"804 diye ricada bulundu.
Gariptir ki, hayatı boyunca İslâmiyet aleyhinde plânların tasavvuru ve tahakkuku ile meşgul olan bu adamın kefenlenmesi için Resûl-i Ekrem Efendimiz sırtından gömleğini çıkarıp Hz. Abdullah'a verdi ve "Cenaze hazırlanınca bana haber veriniz, namazını kılayım"805 buyurdu.



Hz. Ömer'in İkâzı

Cenaze hazırlanmıştı. Peygamber Efendimiz namazı kılmaya kalkarken Hz. Ömer, arkasından ridasına yapıştı, "Yâ Resûlallah! Allah sizi münâfıklar üzerine namaz kılmaktan nehyetmedi mi?"806 dedi.
Peygamber Efendimiz gülümseyerek şöyle dedi:
"Ben, istiğfar etmek veya etmemekte serbest bırakılmışım. Ben de tercihimi yaptım. Allah Taâlâ, 'Onlar adına ister af dile, ister dileme. Onlar için yetmiş kere mağfiret dilesen yine Allah onları bağışlayacak değildir...' (Tevbe Sûresi, 80) buyurmuştur."807
Daha sonra Resûlallah (a.s.m.), Abdullah bin Übeyy'in cenaze namazını kıldı ve kabri başına kadar da gitti.808



Nâzil Olan Âyet

Aradan çok zaman geçmeden Peygamberimize münâfık ölüleri hakkında Cenâb-ı Hak tarafından şu kesin emir verildi:
"Onlardan ölen hiçbir kimsenin asla namazını kılma ve kabrinin başında durma. Onlar Allah'ı ve Resûlünü inkâr etmişler ve Allah'a itaatten çıkmış olarak ölüp gitmişlerdir."809
Bundan sonra Peygamber Efendimiz, hiç bir münâfığın cenaze namazını kılmadı. Kabrinin başında da durmadı.810 Peygamberimizin böylesine ömrünün her safhasında İslâm cemâatını bölmek gayretiyle yaşayan bir adamın cenazesine karşı bu alâkasının şüphesiz bir çok hikmetleri vardı.
En mühim hikmeti onun etrafında toplanmış olanların samimi iman etmelerini temin etmekti. Nitekim, Efendimize, gömleğini niçin verdiği ve cenaze namazını niçin kıldığı sorulduğunda, şu cevabı vermişti:
"Gömleğim ve onun üzerine kıldığım namazım, kendisini Rabbimden gelecek azabdan kurtaramayacaktır. Fakat ben, bu sayede onun kavminden bin kişinin samimi Müslüman olmasını umuyorum."811
Gerçekten de Abdullah bin Übeyy'in vefât ederken peygamberimizden medet umduğunu gören bin kişi samimiyetle Müslüman olmuştur.812
Bunu gören Hz. Ömer de, davranışından pişmanlık duymuş, "Allah ve Resûlü elbette daha iyi bilir"813 demiştir.

803. İbn-i Kesîr, Sîre, 4:64.
804. Müsned, 2:18.
805. A.g.e., 2:18; Buharî, 2:76; Tirmizî, 5:280.
806. Müsned, 2:18; Müslim, 4:1865.
807. Sîre, 4:197; Müsned, 4:1865; Tirmizî, 5:279.
808. Sîre, 4:197; Müsned, 1:16; Tirmizî, 5:279.
809. Tevbe Sûresi, 84.
810. Sîre, 4:197; Müsned, 1:16.
811. Taberî, Tefsir, 10:206.
812. Umdetü'l-Kari, 8:54.
813. Sîre, 4:197.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
gespenst

gespenst


Mesaj Sayısı : 588
Kayıt tarihi : 24/06/10
Nerden : ANKARA

128 - 135 EFENDİMİZİN S.A.V  HAYATI Empty
MesajKonu: Geri: 128 - 135 EFENDİMİZİN S.A.V HAYATI   128 - 135 EFENDİMİZİN S.A.V  HAYATI Icon_minitimeC.tesi Haz. 26, 2010 2:49 pm



132 - HACCIN FARZ KILINMASI

İslâmın beş şartından biri olan hac, Hicretin dokuzuncu senesinde farz kılındı.814
"Muhakkak ki, insanların ibâdeti için kurulan ilk mâbed, Mekke'deki o çok mübârek ve insanların kıblesi olup âlemlere doğru yol gösteren Kâbe'dir.
"Onda, Allah katındaki şeref ve hürmetini gösteren apaçık deliller ve İbrahim'in makamı vardır. Ona giren her türlü tecâvüzden emin olur. Ona varmaya gücü yeten kimsenin Kâbe'yi tavaf etmesi ise, Allah'ın insanlar üzerindeki bir hakkıdır. Her kim bu hakkı tanımaz ve haccı inkâr ederse, doğrusu Allah bütün âlemlerden müstağnîdir, kimsenin ibâdetine ihtiyacı yoktur"815 meâlindeki âyet-i kerimeler Hicretin dokuzuncu yılında nâzil olunca, Hz. Resûlullah bir hutbe irad ederek Müslümanlara bu mükellefiyetlerini şöyle bildirdi:
"Ey insanlar, hac üzerinize farz kılındı. O halde haccediniz."816
Resûl-i Ekremin bu tebliği üzerine Sahabîler, "Yâ Resûlallah, her yıl mı?" diye sordular.
Peygamber Efendimiz, cevap vermeyerek sustu.
Aynı sualin Sahabîler tarafından üçüncü kere tekrarlanmasından sonra Peygamberimiz, "Hayır! Her yıl değil.
"Şayet 'Evet' demiş olsaydım, muhakkak ki her sene haccetmek üzerinize farz olurdu. Ve siz buna güç yetiremezdiniz."817
Peygamber Efendimiz, Âshabı Kiramın aynı şeyi tekrar tekrar sormasından dolayı da şu dersi verdi:
"Ben bir şey teklif etmeyerek sizi kendi halinize bıraktıkça, siz de beni kendi halime bırakınız. Muhakkak ki, sizden evvelki milletler ancak çok sual sormaları ve peygamberlerine karşı muhalefetleri yüzünden helâk olmuşlardır.
"Binaenaleyh, ben size bir şey emrettiğimde, siz bundan gücünüzün yettiği kadar yapınız. Bir şeyden de sizi nehyettiğimde, artık onu terk ediniz."818
Peygamber Efendimiz (a.s.m.) bir hadislerinde şöyle buyurmuşlardır:
"İslâm beş şey üzerine binâ edildi: Allah'tan başka ilâh bulunmadığına ve Muhammed'in Resûlullah olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, haccetmek, Ramazan orucunu tutmak."819
Hacc farz kılınınca Peygamber Efendimiz hac yapmak istedi. Fakat sonra, "Beytullahta müşrikler de bulunacaklar ve onu çıplak tavaf edecekler. Bu hal ortadan kalkmadıkça, ben haccetmek istemem"820 buyurarak şimdilik bu isteğini tehir etti.
Gerçekten müşrikler, geceleyin Kâbe'yi kadın erkek karışık ve çıplak olarak tavaf ederlerdi. Üstelik bunu, Kâbe'ye hürmet sayarlardı.821



Hz. Ebû Bekir'in Hac Emirliğine Tayini

Resûl-i Kibriyâ Efendimiz, kendisi gitmeyince, Hicretin dokuzuncu yılında Hz. Ebû Bekir'i Müslümanlara haccettirmek ve hac yapma usûlünü öğretmek üzere Hac Emîri olarak tayin etti.822
Hz. Ebû Bekir, hac yapmak üzere hazırlanmış bulunan üç yüz Müslümanla Medine'den yola çıktı. Medinelilerin ihrama girme yeri olan Zülhuleyfe'ye varınca orada ihrama girdi ve "Lebbeyk Allahümme Leybeyk lâ şerike leke Lebbeyk. İnnelhamde vennimete leke ve'l-Mülk. Lâ şerike leke" diye telbiye getirdi.
Üç yüz kişiden ibâret İslâmın ilk hacı kafilesi Medine'den hareket ettikten bir müddet sonra "Tevbe Sûresi" nâzil oldu. Ashab-ı Kiram, "Yâ Resûlallah! Bu sûreyi, halka okumak üzere Ebû Bekir'i gönderseniz" dedi.
Peygamber Efendimiz, "Bu tebliği ya ben, veya ev halkımdan birisinin yerine getirmesi lâzımdır" buyurdu.823
Arapların âdet ve geleneklerine göre, herhangi bir anlaşmayı ancak kabilenin reisi veya onun akrabasından biri yapabilir veya bozabilirdi. Hz. Ali akrabalık cihetiyle Peygamberimize Hz. Ebû Bekir'den daha yakın bulunuyordu.
Bu sebeple Resûl-i Ekrem Efendimiz, Hz. Ali'yi huzuruna çağırdı ve "Tevbe Sûresinin baş tarafından şu yazılmış olanları götür" diye emrettikten sonra şöyle buyurdu:
"Kurban kesme günü Mina'da toplandıkları zaman halka yüksek sesle ilân et ki: Hiç bir kâfir Cennete giremez.
"Bu yıldan sonra hiç bir müşrik hac yapmayacak!
"Hiç bir çıplak Beytullahı tavaf etmeyecek!
"Kimin Resûlullahla anlaşması varsa, onun anlaşması, müddeti bitinceye kadar geçerli olacaktır.
"Müddetsiz anlaşmalar için dört ay müddet tanınacaktır."824
Hz. Ali neden kendisinin gönderilmek istendiğini öğrenmek istiyordu. "Yâ Resûlallah," dedi, "ben yaşlı olmadığım gibi, hatib de değilim?"
Peygamber Efendimiz, "Bunu, mutlaka ya ben ya da sen götüreceksin. Fakat sen git. Muhakkak Allah, senin diline ve kalbine sebat ihsan eder!" 825 buyurdu.
Bunun üzerine Hz. Ali, derhal Medine'den hareket etti. Beraberinde Hz. Ebû Hüreyre'de vardı. Yolda Hz. Ebû Bekir'e yetişti. Hz. Ebû Bekir ona, "Âmir misin, memur mu?" diye sordu.
Hz. Ali, "Memurum" dedi ve geliş maksadını şöyle izah etti:
"Resûlullah (a.s.m.) beni, halka Tevbe Sûresini okuyayım ve ahd sahibine ahdinin tamamlanacağını haber vereyim diye gönderdi."826
Hz. Ebû Bekir başkanlığındaki ilk hacı kafilesi Mekke'ye girdi. Hz. Ebû Bekir, bir hutbe irad buyurdu. Hutbesinde, halka haccın nasıl yapılacağım anlattı.
Hz. Ebû Bekir, konuşmasını bitirince, Hz. Ali ayağa kalktı ve "Ey insanlar! Ben size Resûlullahın elçisiyim" dedikten sonra Tevbe Suresinin ilk otuz veya kırk âyetini okudu.
Bu sûrenin ilk âyetlerinden birkaçı şu meâldedir:
"Müşriklerden aranızda anlaşma bulunanlara, Allah ve Resulünden bir ihtardır.
"Dört ay müddetle yeryüzünde dolaşın. Ve bilin ki Allah'ı âciz bırakacak değilsiniz ve Allah elbette kâfirleri rezil edecektir.
"Büyük hac gününde Allah ve Resulünden insanlara şunu ilân edin ki, Allah ve Resûlü müşriklerden uzaktır. Tevbe ederseniz sizin için daha hayırlıdır. Ama yüz çevirirseniz, bilin ki, Allah'ı âciz bırakacak değilsiniz. İnkâr edenleri ise acı bir azapla müjdele.
"Ancak, müşriklerden aranızda antlaşma olup da bunu hiçbir şekilde ihmâl etmemiş ve kimseye size karşı yardım etmemiş olanlar müstesnâdır. Onlarla olan antlaşmalarınızı, müddetlerinin sonuna kadar tamamlayın. Muhakkak ki Allah, haksızlıktan sakınanları sever.
"Haram aylar çıkınca, müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün, esir alın, hapsedin ve onların bütün yollarını tutun. Ancak onlar tevbe eder, namazlarını dosdoğru kılar ve zekâtlarını verirlerse, siz de onları serbest bırakın. Muhakkak ki Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.
"Eğer müşriklerden biri emân dileyecek olursa, sen de ona emân ver ...tâ ki Allah'ın kelâmını dinlesin. Sonra da, îmân etmeyip yurduna dönmek isterse, onu emin olacağı yere ulaştır. Çünkü onlar hak ve hakikatı bilmez bir topluluktur."827
Daha sonra Hz. Ali, "Ben, size dört şeyi bildirmeye memurum" dedi ve memur bulunduğu hususları halka şöyle ilân etti:
"Hiç bir kâfir Cennete giremez! Bu seneden sonra hiç bir müşrik haccetmeyecek! Beytullah çıplak tavaf edilmeyecek! Kimin Resûlullahla (a.s.m.) anlaşması varsa onun anlaşması, müddeti bitinceye kadar mu'teber olacak!
"Bunlar dışındakilere dört ay daha mühlet tanınmıştır. bundan sonra hiç bir müşrik için ne ahd, ne de himâye vardır."828
Hz. Ali yanında, Hz. Ebû Hüreyre de yukarıdaki hususları zaman zaman halka yüksek sesle ilân ediyordu.
Haclarını tamamladıktan sonra Hz. Ebû Bekir, Hz. Ali ve beraberindeki Sahabîler Medine'ye döndüler.

814. Tecrid Tercemesi, 6:11-12.
815. Âl-i imran Sûresi, 96-97.
816. Müsned, 1:255; Müslim, 2:975.
817. Müsned, 2:113; Müslim, 2:975.
818. Müslim, 4:102.
819. Buharî, 1:11; Müslim, 1:45; Tirmizî, 5:5.
820. İbn-i Kesîr, Sîre, 2:332.
821. İnsanü'l-Uyûn, 3:233.
822. Sîre, 4:188; İbn-i Kesîr, Sîre, 4:65.
823. Sîre, 4:190.
824. Sîre, 4:190; Tirmizî, 3:222.
825. ibn-i Kesîr, Tefsir, 2:333.
826. Sîre, 4:190; Tabakât, 2:168.
827. Tevbe Sûresi, 1-6.
828. Sîre, 4:190-191; Zâdü'l-Mead, 3:30.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
gespenst

gespenst


Mesaj Sayısı : 588
Kayıt tarihi : 24/06/10
Nerden : ANKARA

128 - 135 EFENDİMİZİN S.A.V  HAYATI Empty
MesajKonu: Geri: 128 - 135 EFENDİMİZİN S.A.V HAYATI   128 - 135 EFENDİMİZİN S.A.V  HAYATI Icon_minitimeC.tesi Haz. 26, 2010 2:51 pm



133 - HİCRETİN DOKUZUNCU SENESİNİN DİĞER MÜHİM HÂDİSELERİ



Urve Bin Mes'ud'un Müslüman Olması Ve Şehadeti

Urve bin Mesûd, Tâiflilerin ileri gelenlerindendi. Peygamber Efendimiz ordusuyla Tâif'i muhasara altına aldığı sırada o, Yemen'in Cüreş şehrinde bulunuyordu. Orada, Tâif müdafaası için mancınık vesaire yapma sanatını öğreniyordu.
Peygamber Efendimiz Tâif'ten muhasarayı kaldırıp ayrıldıktan sonra Tâif'e döndü. Bir müddet sonra da Cenâb-ı Hak, kalbine İslâmın sevgisini düşürünce çıkıp Medine'ye geldi. Hicretin dokuzuncu yılı Rebiülevvel ayında Resûl-i Ekrem Efendimizin huzurunda İslâmiyetle şereflendi.(İbni Hişâm, Sîre, 4:182; İbni Sa'd, Tabakât, 5:503)
Efendimiz, bu değerli insanın Müslümanlar safına katılmasından fazlasıyla memnun oldu.
Hz. Urve bin Mesûd, Medine'de bir müddet kaldıktan sonra bir gün Resûl-i Ekrem Efendimize, "Yâ Resûlallah! Müsaade buyurun da, gidip kavmimi İslâmiyete dâvet edeyim" dedi.
Resûl-i Ekrem Efendimiz, Tâif halkının kibir ve gururlarının esiri olup, Müslümanlıktan kaçındıklarını biliyordu. Bu sebeple, "Onlar seni sağ bırakmazlar" buyurdu.
Hz. Urve, "Yâ Resûlallah! Onlar, beni öz evlâtlarından daha çok severler!" dedi ve gitmek istediğini tekrarladı.
Peygamber Efendimiz yine, "Onlar seni sağ bırakmazlar" buyurdu.
Hz. Urve, Tâif halkının kendisine karşı gösterdikleri sevgi ve hürmete güveniyordu. "Yâ Resûlallah! Vallahi, değil öldürmek, beni uykudan uyandırmaya bile kıymazlar" diye konuştu.
Sonra dileğini üçüncü kere tekrarladı. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem Efendimiz, "Madem istiyorsun, git" diye izin verdi.
Hz. Urve, derhal yola koyulup Tâif'e vardı. Tâiflileri Müslüman olmaya dâvet etti. Kibir ve gururlarının zebunu olmuş Tâifliler bu ulvî dâvete ok yağmuru ile karşılık verdiler. Ve çok sevdikleri Hz. Urve bin Mesûd'u şehid ettiler.(İbni Hişâm, Sîre, 4:182; İbni Sa'd, Tabakât, 1:312)
Onun şehâdet haberini duyan Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu:
"Onun kavmi ile olan hali, Sahibi Yasinin kavmi arasındaki haline benzer. Sahibi Yasin, kavmini, Allah Teâlâ'ya imâna dâvet etmişti de, kavmi onu öldürmüştü. Allah'a hamdolsun ki, ümmetimin içinde, Sahibi Yâsin gibi birini bulundurdu."(İbni Hişâm, Sîre, 4:182; İbni Sa'd, Tabakât, 5:504)



Hz. Ebû Bekir'in Zevcesi Ümmü Rûman'ın Vefâtı

Hz. Ebû Bekir'in asıl ismi Zeynep olan zevcesi Ümmü Rûman, Mekke'de ilk sıralarda Müslüman olmuş ve Peygamberimize bîat etmişti. Kendisinden Abdurrahman ve Âişe dünyaya gelmişti.
Ümmü Ruman, Hicretin dokuzuncu senesinde vefât etti. Peygamber Efendimiz kabrine inip onun için Cenâb-ı Haktan mağfiret niyaz etti.(İbni Sa'd, Tabakât, 8:277; Üsdü'l-Gabe, 7:331; İsâbe, 4:451.)



Mestler Üzerine Meshin Emredilmesi

Peygamber Efendimiz Tebük Seferi esnasında mestler üzerine meshetmeyi emir buyurdu.(Müsned, 6:27)
Bunun müddeti misafirler için geceli gündüzlü üç gün (72 saat), misafir olmayanlar için bir gün bir gecedir (24 saat).
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
gespenst

gespenst


Mesaj Sayısı : 588
Kayıt tarihi : 24/06/10
Nerden : ANKARA

128 - 135 EFENDİMİZİN S.A.V  HAYATI Empty
MesajKonu: Geri: 128 - 135 EFENDİMİZİN S.A.V HAYATI   128 - 135 EFENDİMİZİN S.A.V  HAYATI Icon_minitimeC.tesi Haz. 26, 2010 2:52 pm



134 - Hz. İBRAHİM'İN VEFATI

Hicretin 10. senesi, Rebiülevvel ayının onuncu günü, Salı.
Peygamber Efendimizin mübârek kalbi, bütün insanlara karşı bir şefkat ve merhamet kaynağını andırıyordu. Mini mini yavrulara, şipşirin çocuklara karşı ise bambaşka bir muhabbet, apayrı bir şefkat besliyordu. Hele kendi çocuklarına karşı âdeta bir şefkat ve sevgi deryâsıydı.
Hz. Hatice'den dünyaya gelen üç oğlu Kasım, Abdullah ve Tahir'i henüz Mekke'de iken ve bebek yaşta ebedî âleme uğurlamıştı. Onların ebedî âleme göçü ile mübarek kalbleri oldukça teessür duymuştu. Fakat, Hz. Mâriye'den sevgili oğlu İbrahim'in dünyaya gelişi onu bir derece teselli ediyordu. Bu sebeple, bu biricik oğlunu fazlasıyla seviyordu. Mübarek elleriyle başını okşuyor, kucağına alıp göğsüne basarak bu sevgi ve şefkatini izhar ediyordu.
Evet, şefkat "rahmet-i İlâhiyye'nin en lâtif, en güzel, en hoş, en şirin cilvelerindendir." Şefkatin en şirini de evlâda karşı duyulanıdır. Çocuk ise, Cenab-ı Hakkın, anne-babaya muvakketen teslim edilmiş bir emânetidir.
İşte, Resûl-i Kibriyâ Efendimiz, her emânet gibi, bu emânete karşı da gereken alâkayı esirgemiyordu. Çocuğunu, Cenab-ı Hakkın rahmetinin bir cilvesi olarak görüyor ve onun için seviyor, bağrına basıyordu.
Hz. İbrahim on altı ayına henüz ayak basmıştı. Bu sırada Peygamber Efendimiz onun hastalandığı haberini aldı. Sevgili oğlunun annesi Hz. Mâriye ile birlikte oturdukları bağ içindeki evine gitti.
Peygamber Efendimiz, hasta yatan nur topu oğlunun gözlerinde eski parlaklığı ve hareketli bakışlar. göremiyordu. Gürbüz ve hareketli İbrahim, bir anda sessiz, sakin ve dünyadan küsmüş gibi duruyordu. Bu haliyle ebedî âleme yolcu olduğunu âdeta ifade etmek istiyordu.
Bunu fark eden Efendimiz, kucağında tuttuğu sevgili oğlunun yavaş yavaş kayan gözlerine bakarak, "Allah'ın takdirine karşı elden ne gelir, ey İbrahim!" buyurdu. Az sonra Hz. İbrahim fani dünyaya gözlerini yumdu.
Bu esnada Peygamber Efendimizin (a.s.m.) mübârek gözlerinden yaşlar boşandı. Hz. Abdurrahman bin Avf, "Yâ Resûlallah! Siz de mi ağlıyorsunuz? Böyle ağlamaktan halkı men etmemiş miydiniz?" deyince, Peygamber Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurdular:
"Ey ibni Avf? Ben size günah ve ahmaklığın ifadesi olan şu iki ağlayış ve bağırışı yasakladım: Nimete kavuşulduğu sıradaki eğlence, oyun bağırışından ve musîbet ve felâket sırasındaki bağırışla yüz göz tırmalamak, üst baş yırtmaktan. Benim bu ağlamam ise, şefkatin eseridir, acımadan ibârettir. Merhamet etmeyene, merhamet edilmez!"829
Peygamber Efendimiz yukarıdaki dersinden sonra da göz yaşlarına hâkim olamadı. Gözleri yaşla dolunca şöyle buyurdu:
"Göz yaş döker, kalb teessür duyar. Biz, Yüce Rabbimizin râzı olacağı sözden başkasını söylemeyiz. Vallahi, ey İbrahim! Senin ayrılığın bizi fazlasıyla mahzun etti!"830
Bir erkek evlâda doyamamanın hasretli gözyaşlarını akıtan Efendimiz, daha sonra karşısındaki dağa bakarak şöyle buyurdu:
"Ey dağ! Eğer, bendeki üzüntü sende olsaydı, muhakkak yıkılmış gitmiştin. Fakat biz, Allah'ın bize emrettiğini söyleriz: 'İnnâ lillahi ve İnnâ ileyhi râciûn"'831
Teçhiz ve tekfininden sonra, en mûtenâ ve mübârek eller üzerinde Hz. İbrahim, Baki' mezarlığına götürüldü. Peygamber Efendimiz (a.s.m.) orada cenaze namazını kıldırdı.
Kabir hazırlanmıştı. Peygamber Efendimiz (a.s.m.) kabirde bir delik gördü. Kabir kazanın dikkatini çekti ve oranın kapatılmasını emretti. Kabiri kazan, "Yâ Resûlallah! O delik mevtaya ne zarar verir, ne de fayda!" deyince, Kâinatın Efendisi şu dersi verdi:
"Evet, o ölüye fayda da vermez zarar da. Ancak, dirinin gözüne zarar verir, rahatsız eder. Allah kul bir iş yapınca onu mükemmel yapmasını ister."832
Bundan sonra Hz. İbrahim kabre kondu. Server-i Kâinat Resûl-i Kibriyâ Efendimiz (a.s.m.), mübarek elleriyle göz yaşları arasında kabrin üzerine toprak serpti, su serpti.



Peygamberimizin Müslümanları İkazı

Hz. İbrahim'in vefat ettiği gün güneş tutulmuştu.
Halk bunun, onun vefâtıyla ilgili olduğunu sanarak, "İbrahim'in ölümü sebebiyle güneş tutuldu" dedi.
Resûl-i Kibriyâ Efendimiz bunu duyunca, Mescid-i Şerife vardı ve Allah'a hamd ve senâdan sonra Ashab-ı Kirama şu dersi verdi:
"Ey insanlar! Biliniz ki, güneş ve ay; Allah'ın kudret alâmetlerinden ikisidir. Bir kimsenin vefatı veya birinin hayatı sebebiyle tutulmazlar.
"Bunları tutulmuş gördüğünüzde, hemen mescidlere gidiniz. Onlar açılıncaya kadar da Allah'a duâ ediniz, namaz kılınız!"833
Hz. İbrahim'in ölümü ile Peygamber Efendimizin çocuklarından sadece kızı Fâtıma hayatta kalmış oluyordu. Bu da onun neslinin hikmete binâen oğullarından değil, kızından devam edeceğinin bir ifadesiydi. Böylece; "Muhammed, hiçbirinizin babası değildir; o Allah'ın Resûlüdür ve peygamberlerin sonuncusudur"834 âyet-i kerimesinin işârî mânâsı da anlaşılmış oluyordu:
"Bir kısım, şu âyetten şöyle bir işâreti gaybiyeyi fehmeder ki; Peygamberin (a.s.m.) evlâdı zükûru [erkek çocukları], rical derecesinde kalmayıp, rical olarak nesli bir hikmete binâen kalmayacaktır. Yalnız 'Rical' tâbirinin ifâdesiyle nisânın [kadınların] pederi olduğunu işâret ettiğinden, nisâ olarak nesli devam edecektir. Felillahilhamd, Hz. Fâtıma'nın (r.a.) nesl-i mübareki, Hasan ve Hüseyin gibi iki nuranî silsilenin bedri münevveri, Şemsi Nübüvvetin mânevî ve maddî neslini idame ediyorlar."835

829. Tabakât, 1:138.
830. Tabakât, 1:138-139; Müslim, 4:1808.
831. Belâzurî, Ensab, 1:452.
832. Tabakât, 1:142.
833. Tabakât, 1:142; Müslim, 2:630.
834. Ahzab Sûresi, 40.
835. Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, s. 384.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
gespenst

gespenst


Mesaj Sayısı : 588
Kayıt tarihi : 24/06/10
Nerden : ANKARA

128 - 135 EFENDİMİZİN S.A.V  HAYATI Empty
MesajKonu: Geri: 128 - 135 EFENDİMİZİN S.A.V HAYATI   128 - 135 EFENDİMİZİN S.A.V  HAYATI Icon_minitimeC.tesi Haz. 26, 2010 2:54 pm



135 - HALİD BİN VELİD'İN NECRAN'A GÖNDERİLMESİ

Hicretin 10. senesi, Rebiülevvel ayı. (Milâdî 631.)
Resûl-i Ekrem Efendimiz bu tarihte Hz. Halid bin Velid'i dört yüz mücahidle Yemen civarındaki Necran'da oturan Haris bin Ka'boğullarına gönderdi.(İbni Hişâm, Sîre, 4:239; İbni Sa'd, Tabakât 1:339; Taberî, 3:156)
Resûlullahın Halid bin Velid'e emri şöyleydi:"Onları üç gün İslâma dâvet et, icâbet ederlerse, gerekeni yap. Şayet icabet etmekten kaçınırlarsa onlarla savaş!"(İbni Hişâm, Sîre, 4:239; İbni Sa'd, Tabakât, 1:339)
Hz. Halid, emrindeki mücahidlerle Necran yakınına vardı. Bir kaç taraftan süvari elçiler göndererek Hâris bin Ka'boğullarını üç gün üst üste İslâmiyete dâvet etti. Necran halkı, sonunda dâvete icabet ederek Müslüman oldu.(İbni Hişâm, Sîre, 4:239; İbni Sa'd, Tabakât, 1:339; Taberî, 3:156)
Bunun üzerine Hz. Halid, İslâmın ahkâmını, mesuliyetlerini öğretmek üzere aralarında bir müddet kaldı. Sonra da durumu Resûl-i Ekrem Efendimize bir mektupla bildirdi. Mektubunda ne yapması gerektiğini soruyordu.
Resûl-i Ekrem Efendimiz (a.s.m.), Hz. Halid'in mektubuna şu cevabı yazıp gönderdi:
"Bismillahirrahmanirrahim. Resûlullah Muhammed'den Halid bin Velid'e:
"Allah'ın selâmı üzerine olsun! Senden [yaptığından] dolayı kendisinden başka ilâh bulunmayan Allah'a hamdederim! Elçinin getirdiği mektubunu aldım. Mektubunda, Hâris bin Ka'boğullarının karşı koymadan Müslüman olduklarını, tek ve ortağı olmayan Allah'a îmân ettiklerini, Muhammed'in Allah'ın kulu ve Resûlü olduğuna şehâdet getirdiklerini, Allah'ın onları doğru yola hidâyet ettiğini haber veriyorsun. Onları, Allah ve Resûlünün emirlerine göre hareket ettikleri takdirde, âhiret nimetleriyle müjdele! aykırı hareket ettikleri takdirde, âhiret azabının dehşetiyle korkut. Artık dön gel! Onların elçileri de seninle birlikte gelsin! Allah'ın selâmı, rahmet ve bereketi üzerine olsun."(İbni Hişâm, Sîre, 4:239-240; Taberî, 156)
Resûl-i Ekrem Efendimizin (a.s.m.) emri üzerine Hz. Halid, Hâris bin Ka'boğullarından bir heyetle Medine'ye geldi. Elçiler, Hz. Resûllullahın huzuruna çıkıp Müslüman olduklarını haber verdiler.
Peygamber Efendimiz, Benî Hâris bin Ka'boğullarına elçiler arasında bulunan Kays bin Husayn'ı vali ve kumandan tayin etti. Elçiler, Medine'de bir müddet kaldıktan sonra, Resûl-i Ekrem Efendimizin verdiği hediyelerle birlikte yurtlarına döndüler.(İbni Hişâm, Sîre, 4:241; Taberî, 3:157.)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
128 - 135 EFENDİMİZİN S.A.V HAYATI
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» 1 - RESÛL-İ EKREM EFENDİMİZİN PÂK NESEBLERİ (EFENDİMİZİN S.A.V.HAYATI)
» 37 - 42 EFENDİMİZİN S.A.V HAYATI
» 86 - 90 EFENDİMİZİN S.A.V HAYATI

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
buharalıbilvanisli.com :: Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) :: Peygamberimizin Hayatı-
Buraya geçin: