HAKİKİ TEVBE İLE KAMİL İNSANDAN FEYZİ İLAHİYEYİ ALMAK İÇİN USULLER
Kalbe feyzin gelmesine ve hakiki bir tevbeye muvaffak olmanın yedi vesilesi vardır. Bunları yerine getirenin kalbine feyzi ilahi gelir, hakiki tevbe de nasib olur. Tevbe Cenabı Hakkın ilk kapısıdır. Onda muvaffak olan her yerde muvaffaktır.
1_Dini ve dünyevi maksadın dışında , fuzuli konuşmaktan sakınmaktır. Bir kimse fuzuli konuşmaktan sakınmaz ise kalbi uyanmaz. Ve aynı zamanda nasuh tevbesine de muvaffak olması zorlaşır. Tevbe vahdet sarayının ilk kapısı ise o kapının anahtarı da dilin susmasıdır. Sözü düzgün olmayanın , özü bozuktur denilir.
“ Evlere kapılardan gelin.” Ayeti kerimesinin emri ile ilk kapıyı , yani tevbe kapısnı zamanında muvaffak olmak, her yerde muvaffak olmanın alametidir.
2_Dünyadan çokça bahsedenlerin yanında oturmaktır. Yani fasık, beynamaz ve münkirlerin, gıybetcilerin meclislerin terk etmektir. Bunların yerinde Salih ve temiz ahlaklı zevatın meclislerini aramak ve onlarla beraber bulunmaktır. “ Kişi sevdiği ile beraberdir. “ Yani dünyada bir insan kiminle beraber kalkıp oturursa ahirette de o kimse ile beraber olur. Cennetlik ise cennetlikle, cehennemlik ise cehennemlikle beraber olur.
Şeyh Abdulhakim Arvasi Hazretleri , Seyyid Nizamettin’e , yani Van müftüsüne gönderdiği mektupta; iyi adamlarla beraber olan kötü insan iyilerden, iyi insan kötülerle beraber olursa kötülerden sayılır. Onun için iyilerin meclisini seçmek vaciptir. Allah’ın feyz ve bereketi de iyilerle beraberdir. “ Muhakkak Allah iyilik yapanlarla beraberdir.
3_İşret ve keyf meclislerini terk etmektir. Çünkü işret meclislerini terk etmeyen, tevbe de etse ibadet yapmaya ve günahlarını terk etmeye muvaffak olamaz.
4_Dünya lezzetlerini bırakmakla, ahiret için ibadet yolunu tercih etmektir. “Şüphesiz dünya sevgisi , her hatanın başıdır.” Seni ahiret yolundan geri bırakan her şey dünyadır. “Bazı insanlar ey rabbimiz dünyada bize iyilikleri ver. Ona ahirette hiçbir pay yoktur.” Yani yalnız dünya nimetini isteyip tercih eden, dünyada lezzetini geçirdiği için ahrette hiçbir nimetten faydalanamaz. Aklı selim sahibi hem dünyayı hem ahireti ister, ama ahretini daha tercih eder.
5_Farz amelini ihmal etmemektir. Hakiki cahil, farz ve vacip ilimleri terk edendir. Farz bilgileri öğrenmeyen insan dirilerin ölüsüdür.
6_Zalimlerin meclislerini terk etmektir. Zalimleri terk etmeyen zulm etmeye cesaret alır.
Gavsı Hizani; eğer sen onları yiyebilsen, onlarla beraber olman faideli, eğer onlar seni yiyebilirse onlarla beraber olman helaktır.
7_Halkın rızasını değil Hakk’ın rızasını talep ve tercih etmektir.
Molla Cami şöyle buyurur: Her bir insan için iki defter vardır.
a)-Halk defteridir. Halkın defterinde şeref kazanmak dileyen ; riya, nifak ve benlikten ayrılamaz. Dolayısıyla yalan, iftira ve kibirlilik gibi fena huylara mübtela olur. Kalbinde insaf merhamet yok olur. İçi ve dışı birbirinden ayrılır. Nifakın aslı da budur. İsmi Hak’ın defterinden silinir. Çünkü kalben inkar ve sureten kendisini imanlı gibi gösteren münafık, tenhada iken farzları terk edip günah işleyen fakat halk içinde amelini gösteren riyakardır. Daha doğrusu imanda gösteriş nifak , amelde gösteriş riyadır. Kendinsinde riya ve nifak olan hem halkın, hem Hak’kın gözünden düşer
b)-Hak defteridir. Hak defterinde şeref kazanan başlangıçta ne olursa olsun Allahu Teala nazarında şerefli ve yüce bir mümin ve muhlis olur. İmanın tekamülü amelin ihlasından malum olur. Gizlide Allah korkusu kalbinde olan, hakiki mümindir. İhlas kemal bulursa Hak’ın defterinde muhib olur. Muhib olduğu andan itibaren halkın kalbleri ona aşık olur 70 perde arkasında olsa bile yine meşhur olur. Muhlis insanın imanı güneş gibidir. Hiçbir şeyle gizlenemez. Muhlisin, vefatından sonra da ona rahmet okunur, öbürüne ise lanet ….
Şeyh Abdulkadiri Geylani ; cennet anahtarı kelime i şehadetten ibaret üç dişli bir anahtardır. Birinci dişi ihlas, ikinci dişi teslim, üçüncü dişi muhabbettir. Bununla cennet kapısı açılır. Yalnız dil ile islama teslim , ihlas ve muhabbet olmaksızın kafi gelmeyeceği malumdur, buyurmuştur.
İmamı Rabbani Müceddidi Elfisani; bizim tarikatımızın rüknü, esas ve temeli; teslim ,ihlas ve muhabbettir. Bununla tevbe etmek her iki defterde şöhret kazanmak demektir, buyurmuştur.
Fakih Şeyh Üstaz İsmail Çetin 'in Tasavvufi Adab kitabından alınmıştır.(ŞaHa Meftun)