İmanın temel esaslarından biri de, Allah'ın peygamberlerine indirdiği kitaplara iman etmektir:
"Ey inananlar, Allah'a, Elçisine ve Elçisine indirdiği Kitab'a ve daha önce indirmiş bulunduğu Kitab'a inanın. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve âhiret gününü inkâr ederse o, uzak bir sapıklığa düşmüştür."[245]
İnanç prensiplerinin her biri, diğer prensiplere sıkı sıkıya bağlıdır. Birini reddetmek, diğerlerini de reddetmek anlamına gelir. Örneğin kitaplara inanmayan birinin, Allah ve peygamberlere inanmasının bir anlamı yoktur. Çünkü böyle bir inançla insanlara yol gösteren, onlara merhamet eden bir Allah ve insanlara Allah'ın vahyini tebliğ eden ve onları eğiten bir peygamber inancı bulunmamaktadır. Aynı şekilde melekleri inkâr etmek, peygamberleri ve onlara gönderilmiş kitapları inkâr etmekle sonuçlanır. Çünkü söz konusu kitapları peygamberlere getirme aracılığını melekler yürütmüşlerdir.
Yüce Allah bazı peygamberlere kitap, bazılarına da sayfalar indirmiştir. Bu kitap ve sayfalar, Allah'ın insanlara gönderdiği vahyi içerirler:
"Andokun biz peygamberlerimizi açık âdillerle gönderdik ve insanların adaleti yerine getirmeleri için beraberlerinde kitabı ve mizanı indirdik."[246]
Dinî bir terim olarak kitap, Allah katından indirilmiş sayfaları, levhaları ve gerek sözlü, gerek yazılı olarak gelen vahyin her çeşidini kapsar.[247]
Kur'an-ı Kerim, bazı peygamberlere indirilmiş olan sayfaların dışında kendisinden önce inmiş üç büyük kitaptan söz etmektedir. Hz. Musa'ya indirilmiş olan Tevrat, Hz. Davud'a indirilmiş olan Zebur ve Hz. İsa'ya indirilmiş olan İncil. Kur'an-ı Kerim, bu kitapların muhtevasıyla ilgili bazı bilgiler de vermektedir. Örneğin Tevrat'ta şöyle denildiğini beyan etmektedir; "Tevrat'ta onlara şöyle yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş (karşılık ve cezadır). Yaralar da kısastır (her yaralama misli ile cezalandırılır). Kim bunu (kısası) bağışlarsa kendisi için o, kejjaret olur. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse işte onlar zalimlerdir."[248]Kur'an'ın bu beyanı elimizdeki Tevrat'ta mevcuttur. Tevrat ve İncil'de Peygamberimizin müjdeîendiği de Kur'an-ı Kerim'de zikredilmektedir.[249]
Bu kitaplara iman edilmesi Kur'an'da istenmekle birlikte onların tahrif edildikleri de anlatılmaktadır:
"Ehl-i Kitap'tan bir grup, okuduklarını kitaptan saflasınız diye kitabı okurken dillhini eğip bükerler. Halbuki okudukları kitaptan değildir. Söyledikleri Allah katından olmadığı halde 'Bu Allah katındandır' derler. Onlar bile bile Allah'a iftira ediyorlar,"[250]
"Gerçek şu ki: Onlardan vaktiyle bir zümre vardı. Allah'ın kelamını işitirler, sonra onu iyice anladıktan sonra bile bile tahrif ederlerdi"[251]
"Sözlerini bozdukları için onlan lanetledik ve kalplerini katılaştırdık. Kelimeleri yerlerinden değiştiriyorlar. Uyarıldıkları şeyden bir kısmım unuttular, içlerinden pek azı hariç, daima onlardan hainlik görürsün. Yine de onları affet, aldırma, çünkü Allah güzel davrananları sever."[252]
Gerek kitaplarının tahrif edilmiş olması ve gerek bazı hükümlerinin nesh edilmiş olması nedeniyle, Kur'an, Ehl-i Kitab'ı da kendisine iman etmeye çağırmaktadır:
"Ey Ehl-i Kitap! Resulümüz size kitaptan gizlemekte olduğunuz birçok şeyi açıklamak üzere geldi. Birçok şeyi de size bağışlıyor. Gerçekten size Allah'tan bir nur, apaçık bir kitap geldi."[253]
Önceki kitapların korunması insanlara bırakılmıştı. Oysa Kur'an'ın korunmasını yüce Allah'ın kendisi üstlenmiştir. Ayrıca Kur'an, diğer kitaplara hakimdir.[254] Bu nedenle onun, diğer kitapların ifadelerinden doğruladığı doğru, reddettiği de doğru değildir, yani tahrif edilmiş kısımlardandır. Bundan dolayıdır ki Kur'an-ı Kerim, insanlık için hidayet öğretisini bütünüyle içermektedir; insanların dünya ve âhiret mutluluklarını sağlayan en mükemmel kitaptır. Bu yönüyle Kur'an'ın diğer kitaplara karşı birtakım meziyetleri vardır:
O, önceki kitapların ilahî mesajlarını özet olarak içermektedir. Bütün kitaplarda inanç konulan aynıdır. Ancak günlük hayatı ilgilendiren hususlarda, sosyal hayatın gelişimine uygun olarak bazı hükümlerde değişmeler söz konusudur. O halde bütün kitaplar inanç konularında aynı şeyleri ihtiva etmekle birlikte sosyal hayatla ilgili meselelerde birtakım değişiklikler içermektedirler. Kitapların birbirlerini tasdik/doğrulamaları, itikadı konularda aynı şeyleri ihtiva etmeleri ve sonraki her bir kitabın, öncekinin Allah katından olduğunu belirtmesidir. Yoksa her alanda aynı şeyleri söyledikleri anlamında değildir. Mesela incil'in, Hz. Musa'ya indirilen Tevrat'ı tasdik ettiği ifade edilirken,[255] Tevrat'ın birtakım hükümlerini değiştirdiği de anlatılmaktadır. Bu hususla ilgili olarak Hz. isa'nın dili üzere şöyle denilmektedir:
"(Ben) benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı olarak size haram kılınan bazı şeyleri helal kılayım diye gönderildim. Size Rabb'inizden bir mucize getirdim, Allah'tan korkun, bana itaat edin!"[256]
Kitapların sonuncusu olan Kur'an-ı Kerim de, aynı şekilde önceki kitapların hükümlerinden bir kısmını değiştirmiş; bunlar yerine yeni hükümler getirmiştir. Böylece o, önceki kitapları da birleştirmekte, insanlığın hidayeti için Allah'ın insanlara son mesajlarını içermektedir. Artık onun hükümleri için bir değişiklik söz konusu değildir ve kıyamete kadar tahrif edilmekten korunmuştur:
''Halbuki o, eşsiz bir kitaptır. Ona önünden de, ardından da batıl gelemez. O, hikmet sahibi, çok övülen Allah tarafından indirilmiştir:"[257]
Allah, Kur'an'ın bütün insanlara ulaşmasını ve her sınıf insanın onu anlamasını dilemiştir. Bu nedenle de anlaşılması kolaylaştırılmıştır: "Andolsun ki biz Kur'an'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Düşünüp öğüt alan yok mu-âur[258] Kuşkusuz Kur'an'ın anlaşılması için kolaylaştırılmış olması, herkesin onu aynı derinlik ve kapsamlı-lıkta anlayacağı anlamına gelmez. Her insan, kendi ihtiyacı, yetenek ve birikimi oranında onu anlar.
Kur'an'ın diğer bir özelliği ise, ezberlenmesinin kolay olmasıdır. Yeryüzünde ve insanlık tarihi boyunca bu kadar çok kişi tarafından ezberlenen ikinci bir kitap yoktur. Arap-acem milyonlarca insan onu ezberleyebil-mektedir. Öyle ki, ezberleyenler arasında kadm-erkek, küçük-büyük, Arap-acem, kısacası her sınıftan insan vardır.
Yukarıda Kur'an'ın, Tevrat'tan naklettiğine dair verdiğimiz örnekten de anlaşıldığı gibi Tevrat, dünyevî hükümler de içermektedir. Nitekim Kur'an-ı Kerim de bu özelliğe sahiptir: "Allah'ın sana gösterdiği şekilde insanlar arasında hükmedesin diye sana kitabı hak ile gönderdik; hainlerden yana olma."[259] Kur'an-ı Kerim incelendiği zaman inanç, ibadet ve ahlâk prensiplerinin yanısı-ra toplumsal hayata dair birtakım kurallar içerdiği de görülecektir.
Kur'an'nın kendini nitelemelerinden biri de, onun diriler için gönderilmiş bir kitap olduğudur:
"Biz ona (Peygamber'e) şiir öğretmedik. Hem bu ona gerekli de değildir. Onun söyledikleri ancak Allah'tan gelmiş bir hatırlatma, açık bir okumadır. Bununla onun, diri olan-lan uyarmasını ve kâfirlere cezanın hak olduğunu söylemesini istedik."[260]
Netice olarak kitaplara iman, Kur'an-ı Kerim'e iman etmekte düğümlenmektedir. Kur'an'da anlatılanlara iman eden, diğer kitaplara da iman etmiş olur. Çünkü Kur'an'da diğer kitaplardan söz edilmekte ve onlar hakkında birtakım bilgiler verilmektedir. Ayrıca Kur'an'a iman etmek, ana hatlarıyla onun muhtevasını bilmeyi de gerektirir. En azından ona iman etmenin yüklediği bir sorumluluktur bu.[261]