Gayb'a iman, dinin temel dayanaklanndandır. Müminlerin niteliklerinden söz edilirken onların gayb'a iman ettikleri özenle vurgulanmaktadır. Gayb âlemi, insanın beş duyusunun ötesinde olan şeylerdir. Bu yönleriyle akıl sınırlarının da ötesindedirler. En azından onlar hakkmda şu veya bu şekilde hüküm vermek, akılla varılacak bir durum değildir. Müşahede âlemini basamak yaparak akıl gayb olan bir şeyin varlığı sonucuna varabilir ama nitelikleri hakkında kesin bir bilgiye varması, imkân dışıdır. Melekler konusu da, gayb alanına girmektedir.
Kur'an-ı Kerim, meleklere iman etmeyi, imanın temel prensipleri arasında saymaktadır. Konuyla ilgili bir âyette şöyle denilmektedir:
"Peygamber, Rabb'i tarafından kendisine indirilene iman etti, müminler de iman ettiler. Onlardan her biri Allah'a, O'nun meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler"[153]
Melekleri inkâr etmek, Allah'ı, kitaplarım ve âhi-ret gününü inkâr etmekle birlikte zikredilmekte ve bunun büyük bir sapıklık olduğu anlatılmaktadır:
"Ey inananlar, Allah'a, Elçisine ve Elçisine indirdiği Kitab'a ve daha önce indirmiş olduğu Kitab'a inanın. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarım, peygamberlerini ve âhirel gününü inkâr ederse o, uzak bir sapıklığa düşmüştür"[154]
Kur'an-ı Kerim, cinlerin ateşten, insanların topraktan yaratıldıklarını belirttiği halde meleklerin neden yaratıldıkları konusunda herhangi bir bilgi vermemektedir. Ancak Peygamber (s.a.v.)'e ulaşan rivayetlerde onların nurdan yaratıldıkları belirtilmektedir. Melekler de, tıpkı cinler gibi insandan önce yaratılmışlardır.
Onlar, insanların yaptıklarını gözetleyip tespit etme, insanları koruma, ölüm anında ruhlarını alma gibi insanı ilgilendiren görevleri yerine getirirler. Ama insanlarla ilgili en önemli görevleri, insanlara elçi olarak gönderilmiş peygamberlerle Allah arasında elçilik görevini yürütmeleridir:
"Allah melekleri, kullarından dilediği kimseye kendinden bir vahiy ile, 'Benden başka tanrı olmadığına dair (kullarımı) uyarın ve benden korkun' diye gönderir."[155]
Kur'an-ı Kerim, meleklerin insan suretine girdiklerine dair bilgiler de vermektedir. Örneğin Hz. îbra-[him'e,[156]Hz. Lüt'a,[157] Hz. Davud'a,[158] Hz. Meryem'e[159] insan şeklinde geldikleri bildirilmektedir. Yine, yüce Allah'ın Arş'ınm sekiz melek tarafından taşındığı[160] Kur'an'da zikredilen hususlar arasındadır.
Kur'an, ayrıca onların yüce varlıklar olduklarını; Allah'a ibadet ettiklerini ve Allah'ın emirlerine lam olarak itaat ettiklerini haber vermektedir:
''Göklerde ve yerde kimler varsa O'nun hizmetindedir. O'nun huzurunda bulunanlar, O'na ibadet konusunda kibirlenmezler ve yorulmazlar."[161]
"O'ndan (emir almazdan) önce konuşmazlar; onlar, sadece O'nun emri ile hareket ederler."[162]
Kur'an-ı Kerim, onların çok değerli kullar olduklarını, Allah'tan korktuklarını, yer ile gök arasında gidip gelme gücüne sahip bulunduklarını, kıyamet koptuğunda Sûr'a üfleyeceklerini, aralarında cennet melekleri olduğu gibi, cehenneme bekçilik yapanlarının bulunduğunu bildirmekte ve daha başka görevlerinden bahsetmektedir.
Meleklerin iradelerinin bulunmadığı, inanç konularını ele alan kitaplarda da zikredilen yaygın bir kanaattir, îrade ve nefisleri olmadığı için de günah işleme istidadına sahip olmadıkları ileri sürülür. Bu düşünceden hareketle irade ve nefis sahibi olan insanın, Allah'ın emirlerine riayet ederek meleklerden üstün bir makama yükselebileceği iddia edilir. Gerçekten meleklerin iradeleri ve günah işleme istidatları yok mudur?
Hemen belirtelim ki, Kur%an-ı Kerim'de iradeleri vardır veya yoktur, şeklinde açık bir nass bulunmamaktadır. Âlimler, günah işlememeleri ve Allah'ın emirlerini daima yerine getirmeleri sebebiyle iradelerinin olmadığını söylemişlerdir. Oysa günah işlememek yani Allah'ın emirlerine aykırı hareket etmemek ayrı, hareket edememek ayrı şeydir. Kur'an onların, Allah'ın emirlerine aykırı davranamadıklannı değil, davranmadıklarım ifade etmektedir. Bu sebeple Kur'an, onları Allah'ın emirlerini yerine getiren "değerli kılınmış kullar" olarak nitelemektedir. Allah'ın emirlerini otomatik olarak ve iradeleriyle seçerek yerine getirmemiş olsalardı, bu şekilde övülürler miydi? Ayrıca insanın, yeryüzünün halifesi olmasına imalı bir şekilde itirazda bulunmuş, insanın yeryüzünde fesat çıkarıp kan dökeceğini, oysa kendilerinin hamd ile teşbih ettiklerini ifade ederek insan yerine kendilerinin halife olmaları gerektiğini ima etmişlerdir. Bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda irade sahibi olduklarını söylemek pekâlâ mümkündür. Kuşkusuz onlar, insandan farklı varlıklardır ve iradeleriyle insan iradesinin aynı olmaması da doğaldır. Bizim anlatmak istediğimiz, sırf günah işlememeleri nedeniyle, iradelerinin olmadığı sonucuna varmanın tutarlı olmadığıdır. Bununla birlikte tekrar belirtelim ki, gerek Kur'an'da ve gerek sahih hadislerde, iradelerinin olup olmadığı konusunda açık bir ifade bulunmamaktadır.
Sonuç olarak melekler, gaybî varlıklardır. Normal durumlarda onları göremeyiz. Ancak maddî şekillere girme yeteneğine sahiptirler. Olağanüstü güçleri vardır. Bununla birlikte Allah'ın emirlerine asla karşı gelmezler. Allah tarafından övülmüş değerli kullardır onlar. Birtakım görevlerle görevlendirilmişlerdir ve bu görevlerini asla aksatmazlar.[163]