Şahı Bilvanis Şeyh Seyyid Fevzeddin hz.den allah yolunun değeri hakkında sohbet (yazı)

Hazret (k.s.a) bir gün Veysel Karani’ye(türbesine) gidiyor. Bütün çevredeki köylerden büyük bir kalabalık Hazreti karşılamaya geliyorlar. Hazret K.S.A dönüyor sohbet ediyor. Diyor ki içindekini bilen var mıdır ? Şaşkınlık içinde birbirine bakıyorlar, bir müddet suskunluk devam ediyor. Hazret ksa diyor ki içinizde Hazreti Veysel Karani’nin türbesini bilen var mıdır ? Halbuki Hazret k.s.a kendisi türbenin yanındalar. Diyorlar ki Hazrete kurban olalım , bu Veysel Karani değil midir ? Hazret diyor hepiniz tanıyorsunuz onu değil mi ? Evet kurban diyorlar . Sonra Hazret soruyor , ya Cemili Ketoyu bilen var mı içinizde ? Cemili Keto sizin ağanızdır , sizin hükümdarınızdır , bilen var mı ? Hayır kurban bilmiyoruz . Hazret ksa buyuruyor o sizin ağanızdır , o size padişahlık yaptı , o kadar sene size hüküm etti , dertlerinizle acılarınızla hep beraber oldu neden bilmiyorsunuz ? Hazreti Veysel Karani ‘nin türbesini herkes biliyor. Halbuki o ne padişahtı , ne hükümdardı ne ağaydı . Yemen den Karen den gelmiş , deve çobanı , yaklaşık 1400 sene önce vefat etmiş . Neden herkes onu biliyor da 50 – 60 sene önce ölen kendi padişahını bilmiyor. Acaba tefekkür etiniz mi ? Acaba düşündünüz mü ? Neden bir çobanı herkes biliyor , ziyaret ediyor da yakın geçmişte hayatını kaybetmiş olan hükümdarını bilmiyor. İşte o dünya padişahıydı , diğeri de ahiretin padişahıydı. İşte Allah yolunda olan , Allah için çalışan , Allah katında büyük olan insanlar ne dünyada ne ahirette hiçbir zaman isimleri gayb olmuyor. Kıyamete kadar da herkes Veysel Karaniyi bilecektir. Levra Allah c.c onu yükseltmiştir , makam sahibidir , Allahın dostuydu , Allahın yanında en büyük padişahlardan biriydi , ahiretin gerçek ağasıydı . Allah c.c ismini kıyamete kadar unutturmayacak. Ama dünya ağası , zengini , makam sahibi öldü mü hiç kimse onun ismini zikretmiyor. Neden insan acaba tefekkür edip te ibret almıyor ? . Demek ki dünyanın makamı geçicidir , dünyanın zenginliği geçicidir , dünyanın azizliği geçicidir , dünya için sevgi de geçicidir. Amma velakin Allah katında zengin olan insanlar, hem Allah katında aziz olurlar hem de insanlar arasında aziz olurlar. İnsanın dünya zengini değil, ahiret zengini olması lazım. Dünyanın padişahı değil, ahiretin padişahı olmak lazım. Dünyanın güzelliği değil, ahiret güzelliği olması lazım. Onun için muhakkak ki insanın dünya makamında sevgisinde olmaması lazım. İnsan ismini makamını zenginliğini kaybolmamsını istiyorsa eğer çalışmak lazım , çabalamak lazım , Allah katında zengin olmak lazım. Onun için nasıl ki dünya makamı geçici, ahiret makamı baki ise insanın ibret alması lazım. İnsanın kendine çeki düzen vermesi lazım. Şeyh Abdullah k.s.a iki kardeşti. Bir kardeşinin ismi Şeyhmus idi . Diğeri de Şeyh Abdullah idi. Şeyhmus çalışıyor , çok zengin oluyor. Öyle zengin oluyor ki ,mağazaları , dükkanları , ,zenginliğini tarif etmek mümkün değildi. Şeyh Abdullah ise ne dünyaya, ne mala, ne mülke tevessül etmedi. Kendisi her şeyi bıraktı , ilmi tercih etti. Medreselere devam etti, okudu alim oldu. Bir zaman geldi kıtlık oldu. Herkesin fakirlik dönemi başladı, elindeki serveti bitmişti. Şeyhmus’un da o dönmede hiçbir şeyi kalmıyor, servetini kaybediyor. Hatta öyle rivayet ediyorlar ki vefat ettiğinde kefen bulamamışlardı , yorganın yüzünü söküp kefen yapmışlardı. Halbuki o kadar zengindi. O kadar malı mülkü vardı. Şeyh Abdullah ise medresede okuduktan sonra , ilim icazeti aldıktan sonra kendi zamanının şeyhülislamı oluyor, makam sahibi oluyor. Ta ki Şeyh Abdurrahmanı Taği’nin (k.s.a) yanına gidiyor. Teslim oluyor ona, makamı mevkiyi her şeyi bırakıyor. Tamamen Seydanın yanında kalıyor , seydanın halifesi oluyor. Seyda k.s.a da ona kızını veriyor. Dergahı terk etmiyor. Ahde vefasından vazgeçmiyor. Ta ki Hazret k.s.a. halifelik verinceye kadar hiç yanından ayrılmıyor. Allah c.c Şeyh Abdullahı öyle yükseltti ki Sadatı Kiramın , Nakşibendi tarikatının içine girdi . Şu anda yüzlerce binlerce milyonlarca insan ona fatiha okuyor. Ehli tasavvuf onu tanıyor ve her sabah vird çekerken ona fatiha okuyor. Acaba Şeyhmus u duyan vardmıdır.İşte o dünya zengini oldu. Şeyh Abdullah da ahiret zengini oldu. Şeyh Abdullahın ismi de ta kıyamete kadar tarikatı aliye olduğu müddetçe aynen o fatihalar , hatmelerde virdlerde teveccühde herkes ona bağışlıyor. İşte o ahiretin gerçek zenginiydi. İşte fark budur. İşte dünyanın malı, insana mal olmaz, dünyanın makamı, insana makam olamaz. Ancak ahiretin makamı insana gerçek bir makam olur. İnsan ameli salih yaptığı zaman, Allah yolunda çalıştığı zaman, Allahın emrine girdiği zaman işte gerçek makam sahibi o olur. Onun için muhakkak ki insanın cehd etmesi lazım. Dünyanın hevasının peşinden gitmemesi lazım. Dünyanın zevkinin, sefasının ,şehvetinin peşinden gitmememsi lazım. Dünyanın arzularını bırakması lazım. O kadar güzel makamlar cennetler , Allahın cemali , rasulullahın, sadatı kiramların bulunduğu o güzel makamları yerleri insan görmek istemez mi , insan onlarla beraber olmak istemez mi acaba ? Eğer içimizde öyle bir istek varsa , Allahın cemalini görmek, Hz. Rasulullahın s.a.v i görmek, Allahın dostları, sadatı kiramın yanında olmak istersek , muhakkak ki çalışmamız lazım. Muhakkak ki çalışmamız lazım , cehdetmemiz lazım. Çalışmadan olmaz , taatsız olmaz, ibadetsiz olmaz , gayret etmemiz lazım. Bazı dünyadaki keyflerden, sefalardan muhakkak ki fedakarlık etmemiz lazım. Fedakarlık etmediğimiz müddetçe bu güzel şeyleri görmek biraz zordur. Onun içi çalışmak lazım , onun için kendimize biraz çeki düzen vermemiz lazım. Laf öğretmekle olmaz , amel yapmak lazım , vakit geçirmemek lazım , taat yapmak lazım . Allahın emrine girmek lazım, Hz. Rasulullahın sünnetine mütemessik olması lazım. Hiç olmazsa o gün başımız dik , göğsümüzü gerdire gerdire o güzel yerleri görmek bize de nasip olsun. Onun için çalışmak lazım, gayret etmek lazım. Bazı ahlaklarımızı terk etmemiz lazım. Bazı huylarımızdan vazgeçmemiz lazım. Bazı alışkanlıklarımızı bir kenara bırakmamız lazım. Çünkü senelerce yaptığımız o ahlakla, o tabiatla, bir yere varmamışız bir yere gelmemişiz , bize bir fayda sağlamamıştır. Madem ki şimdiye kadar bir faydası olmadığına göre bundan sonra da faydası olmayacaktır. Onun için muhakkak ki, bir an önce bunları terk etmek lazım. Bunları bir kenara bırakmak lazım. Kendimize yeni, tertemiz sayfalar açmak lazım. Lekesiz , parlak, tertemiz , yeni sahifelere, yeni güzel ahlaklar yazmak lazım. Kirletmeden, leke sürmeden . Muhakkak ki bunları yapmak lazımdır. Yoksa insan bunları yapmadığı zaman ,aynen eskisi gibi devam ettikten sonra , insan demek ki kendinde bişey anlamamıştır. Kendi hayatına bir şey vermemiştir. İnsan kendi nefsine zulmediyor. İnsan kendi nefsine hakaret ediyor. Onun için insan bir an önce o ahlaklarından .. İnsanoğlu her şeye muktedirdi. Yeter ki insan gayret etsin. İnsan kendinden emin olsun. İnsan ümitsiz olmasın. İnsanoğlu her şeyi yapmaya muktedirdir. Yapmamak, etmemek , ya da bir yere varmamak mümkün değildir. Muhakkak ki insan devam ettikten sonra Allah c.c. rahmeti geniştir, mağfireti geniştir. Azamet sahibidir….Onun için muhakkak ki sadatı kiramın kapısına gelen insanlar , madem ki o Allahın dostlarının elini tutmuşlarsa , onların yanında bulunmuşlarsa muhakkak onların ahlaklarıyla da ahlaklanması lazım. Onlardan ders almak lazım. Yoksa insan neden bu kadar vaktini boşu boşuna kaybetsin , mahvetsin. Bir an önce insanın muhakkak kendine acıması lazım. O kadar büyük bir şansımız vardır ki , bu ahir zamanda bu fitnenin tam ortasında, bu fitnenin bol olduğu bir zamanda Gavs hz gibi Sultan hz gibi Seyda hz gibi Allah bize nasip etmiş , ….. Bu şansımızı kaybetmememiz lazım. Bu kadar Allah dostları bizim üzerimizde olduğu için bunu değerlendirmek lazım. Her zaman insana şans gülemez. Her zaman insanın elinde bu kadar fırsat gelmesi mümkün değildir. Onun için muhakkak ki çalışmak lazım. Adaben ve edeben , ahlaken ,taaten ve ibadeten , muhakkak ki farklı ,çok daha farklı , güzel ahlaklarla kendimizi tertemiz etmemiz lazım. Onun için gayret etmemiz lazım , vaktimizi boşa geçirmememiz lazım. Fırsatımızı değerlendirmemiz lazım. Her halimizle, her hareketimizle , her konuşmamızla, her attığımız adımla muhakkak ki insanı Allahın emrine dahil etmemiz lazım. Hz. Rasulullahın sünnetine uygun olması lazım. O zaman hakikaten görecek ki Gavsın himmeti de çok olacak , Sultanın da himmeti bol olacak, seydanın da nispeti daha bol olacak , himmetleri de çok olacaktır. Levra bunlar olduğu zaman insan bariz olarak, onların nisbetini himmetini görecektir. Ama biz de bir hareket olmasa , biz de her tarafımız Allahın emrinin haricinde olduğu zaman, ne nisbet beklemek, ne himmet beklemek mümkündür. Ancak biz bunları yaptığımız zaman, Allahın emrine girdimiz zaman, Rasulullah sav in sünnetine itiba ettiğimiz zaman ,sadatı kiramın adabını edebini , verilen bütün evradları yaptığımız zaman , göreceğiz ki ne güzel bereketler gelecek , ne nisbet kokuları dağılacak. Öyle olacak ki insan kendi de duyacak etrafı da duyacak. İnsan sarhoş haline gelecektir. Onun için her şey insanoğlundan çözülür. Her şey muhakkak ki bizden çözülür. Onun için muhakkak ki bir an önce kendimize çeki düzen vermemiz lazım ki , hem kendimize faydamız olsun, hem etrafımıza faydamız olsun , hem çevremize faydalı olsun , hem halkımıza faydalı olsun inşallah.
Dualarda unutmayın inşallah (ŞaHa Meftun)

Muhakkak ki çalışmamız lazım , cehdetmemiz lazım. Çalışmadan olmaz , taatsız olmaz, ibadetsiz olmaz , gayret etmemiz lazım. Bazı dünyadaki keyflerden, sefalardan muhakkak ki fedakarlık etmemiz lazım. Fedakarlık etmediğimiz müddetçe bu güzel şeyleri görmek biraz zordur. Onun içi çalışmak lazım , onun için kendimize biraz çeki düzen vermemiz lazım. Laf öğretmekle olmaz , amel yapmak lazım , vakit geçirmemek lazım , taat yapmak lazım . Allahın emrine girmek lazım, Hz. Rasulullahın sünnetine mütemessik olması lazım. Hiç olmazsa o gün başımız dik , göğsümüzü gerdire gerdire o güzel yerleri görmek bize de nasip olsun.


Allah razı olsun inşallah çok çalışanlardan o gün göğsünü gerdire gerdire güzel yerlerde olanlardan oluruz

"Allah razı olsun inşallah çok çalışanlardan o gün göğsünü gerdire gerdire güzel yerlerde olanlardan oluruz."
Amin ...inşallah kurban