Gavs (k.s.a) irşada başladığı zaman çok eziyet çekiyordu. Tabi eziyeti de hakikaten çok zordu. İmkansızlıklar içerisinde.. Bugünkü gibi imkanlar da yoktu. İrşada çıktığı zaman Gavs k.s.a , biraz cesedi ağırdı. Katırlarla çıkıyordu , bazen evden çıktığı zaman kırk gün, bazen iki aya yaklaşıyordu hiç eve dönmüyordu . Bazen de öyle asi yerler vardı ki ancak çarık giyerek , yürüyerek ….Katırla , atla mümkün değildi. Bütün gayesi neydi ? Allah rızası idi , Hz. Rasulullah (s.a.v) in ümmetinin irşadı içindi. Köy köy dolaşıyordu. Bazen insanların gelmesi mümkün olmuyordu , durumları yoktu. Bazen geliyorlar , Gavs (k.s.a) ı davet ediyorlardı, köyümüzün halkının gelmesi mümkün değildir , acaba Gavs gelir mi diye ? Gavs (k.s.a) kalkardı beş on kişiye tarikat vermek için , bazen iki – üç gün yol göze alarak hayvanlarla gidiyordu. Gayesi neydi ? Birincisi: Hz. Rasulullah’ın (s.a.v) ümmetinin hidayeti içindi. Gavs (k.s.a.) takriben onbeş sene bilfiil irşad yaptı gezerek .Çoğu zaman dolaşarak irşadına devam etti. Son on sene belki gitmedi , artık oturuyordu , artık irşad başlamıştı , her taraftan gelmeye ... Levra gayesi Allah idi , maksudu Allah idi. Başka bir amacı yoktu , bir makam değildi , bir mevki değildi , bir gösteriş değildi. Hakikaten Gavs (k.s.a) irşada başlamadan önce bizim memleket perişandı. Yine şeyhler çoktu , mürşitler çoktu , alimler çoktu ama yine de cehalet de çok fazlaydı. Tabi irşada başladığı zaman , insanlar Allah yoluna geldiği zaman , namazlarıyla, ibadetleriyle, taatlarıyla, ahlaklarıyla , fikirleriyle tamamen değişiyorlardı. Herkes Gavs hz.nin sofisini çok rahatlıkla başkalarından ayırt edebiliyordu. Levra Gavsın yanına gidenler, nasıl ki Gavs hz lerinde tamamen ahlaki Muhammediye varsa , onun yanına giden , ona teslim olan , onun sohbetine devam eden kişiler de ,o sofiler de tamamen ahlakı muhammediyeyi celbediyorlardı. Onlardan her biri ahlaken,zirken,fikren . ..Hepsi Gavsın şekline giriyorlardı. Levra muhabbetini tamamen celbediyorlardı , levra her tarafları muhabbet oluyordu. İşte insan da …. Hakikaten Gavsın ( k.s.a ) verdiği o emek , o eziyet , o gördüğü çile , bugün hepsi onun bereketidir. Bugün hepsi onun hayrıyladır , herkes keyf yapıyor , sefa yapıyor , muhabbet yapıyor , aşk yapıyor . O eziyeti çekmişler , yorulmuşlar , o cefayı çekmişler . Şimdi ise hepimiz o keyfi içinde yüzüyoruz. Ama bir gün bunun suali de bize sorulacak . Bir gün bu sorular bize sorulacak. Madem ki bütün eziyeti o çekti , o eziyetleri , o uykusuz günleri , o aç günleri , zahmetli günleri , siz niye ona benzemediniz ahlaken , fikren, tabiaten ,zirken neden ona benzemediniz. İşte bir gün bize bu sorular sorulacaktır. Hakikaten insan istiyor ki Gavsın dergahına gittikten sonra , Sultan hz nin dergahına gittikten sonra , her birisi ahlaken Gavs gibi olsun , Sultan hz gibi olsun , ahlaken , fikren öyle olsun , tabiaten öyle olsun , aklen öyle olsun , zirken öyle olması lazım. Hiç olmazsa insan kendini onlara benzetirse , inşallah kıyamet günü muhakkak ki Allah c.c bize de onların hatrına verir inşallah….Levra Gavsın ( k.s.a) , hakikaten ahlakı tamamen Hz.Rasulullah s.a.v in ahlakı idi. Halimliğiyle heybetiyle sohbetiyle bütün hareketleriyle insan baktığı zaman , onun bir bakışıyla insanın tırnağından tutun tepeye kadar sarsılmaması mümkün değildir. İnsan bir an olsun dahi Gavsın huzurundan ayrılmak istemiyordu. İnsan , daimul evgad istiyordu ki onu seyretsin . Allah c.c hakikaten öyle bir güzellik te vermişti ki insanın yeryüzünde tasavvur etmesi mümkün değildi , insan baktıkça doyamıyordu , baktıkça insan hakikaten kendini kaybediyordu, kendinden geçiyordu . İnsan dayanması mümkün değildi . O kadar Allah c.c zahiren ve batınen güzel yaratmıştı. Hakikaten insanın onun sohbetine girdiği zaman fayda almaması mümkün değildi. İllaki insanın kalbi sert dahi olsaydı , muhakkak ki insan onun sohbetine girdikten sonra Allah ın muhabbeti doluyordu , Rasulullahın muhabbeti doluyordu , sadatı kiramın muhabbeti doluyordu. O da alametidir ki Allah onu büyük yaratmıştı , aynı anlarda kalbe tasarruf ediyordu , saniyeyi geçirmezdi , Allah onu o kadar büyük yaratmıştı. Muhakkak ki öyle büyük bir Gavsın büyüklüğüyle , azametiyle …Bazen sofileri geliyordu , sofi kendisi hırsız idi , yol kesiciydi , eşkiyaydı . Gavsa teslim olduğu zaman, kısa bir dönemde insan o hırsızın o yol kesicinin sohbetinden ayrılmak istemiyordu. Hayatında Fatiha okumamıştı , Allaha secde etmemişti. Bazen öyle insanlar vardı ki Gavsla geze geze , insan bakıyordu büyük alim zannediyordu. Sohbete başladığı zaman, Gavsı anlattığı zaman , sadatı kiramı anlattığı zaman insan muazzam bir ehli irşad diyordu , öyle zannediyordu . O kadar büyük kerem oluyordu. Bakıyordu ki insan, fatihayı ezberlemiş , tebarekeyi ezberlemiş , yasini ezberlemiş. Gavsın (k.s.a) okuduğu bütün sureleri ezberlemişler , ama zahiren önüne kuran koyulduğunda bir satırını dahi okuması mümkün değildi. O kadar fayda görüyorlardı . Levra bütün gün var güçleriyle gavsa (k.s.a) muhabbetlerini veriyorlardı. Muhabbetinden ayrılmıyorlardı , aşkından ayrılmıyorlardı. Onun için muhakkak insan istiyor ki hiç olmazsa gavsın sofileri gibi faydalansın , levra yol aynı yoldur , tasavvuf aynı tasavvuftur , din aynı dindir , zaman aynı zamandır , değişen hiçbir şey yoktur , ancak biz değişmişizdir . Dünyanın lezzetleri , keyfi , sefası , her şeyden bizi alıkoymuştur. Levra insan Gavsın (k.s.a) sohbetine girdiği zaman , doğudan batıya kadar hepsi insanın malı olsa dahi bir leş gibi bile gelmiyordu , o kadar soğuyordu . Allahın muhabbetine karşı , Rasulullah s.a.v in muhabbetine karşı …. Yani doğudan batıya bütün mal, mülk, servet, makam, mevki, insanın olsaydı dahi insanın gözüne hayvan kadar leş kadar gelmesi mümkün değildi.…Levra neden ? İnsan fayda görüyordu. Levra insan Gavsın (k.s.a) sohbetine girdiği zaman mest oluyordu . insan tamamen kendinden geçiyordu. Ne dünya , ne mal , ne mülk , ne evlat , hiçbir şey insanın aklına gelmiyordu . Allahtan başka hiçbir sevgi olmuyordu. Hiçbir muhabbet olmuyordu. Bütün gaye , muhabbet ; Allah idi , Hz. Rasulullahın muhabbetiydi , Sadatı Kiramın muhabbetiydi Onun için insan istiyor ki , aynen Gavsın zamanındaki muhabbet olsun , insan istiyor ki o günkü aşk olsun , insan istiyor ki o günkü teslimat olsun , insan istiyor ki o günkü ihlas olsun. İnsan muhakkak ki kabildir , yeter ki insan da bir hareket olsun , levra himmetleri çoktur , bereketleri çoktur. İnsan bir tek isimleri dahi zikretse , hiç görmese dahi , o bile insana tesir ediyor. Onun için Allah c.c. bu keremi yapmıştır , bu ihsanı yapmıştır ki , bu zamanda Gavs hz gibi , Sultan hz gibi bizlere nasip etmiştir. Hiç olmazsa bizim de adam olmaya çalışmamız lazım. Kendimizi tanımamız lazım. O gördükleri eziyet, o cefa boşa gitmesin .Bu kadar eziyet gördüler , bu kadar cefa gördüler , bu kadar Hz. Rasulullah sav in ümmetinin irşadını yaptılar , hiç olmazsa o eziyet boşa gitmesin , hiç olmazsa o gördükleri cefa boşa gitmesin . Bizde de bir hareket olması lazım, bizim de muhakkak çeki düzen vermemiz lazım. O muhabbeti yakalamak için , o aşkı yakalamak için , o adabı yakalamak için , o edebi yakalamak için. Onun için bunu yakalamak için insanın daima ehli sohbet olması lazım. Dünyanın kelamı olmaması lazım , gıybet olmaması lazım , kimsenin hakkında konuşmamak lazım , kimsenin hakkında fikir yürütmemek lazım , kimseye buğzetmemek lazım , kimseye kin beslememek lazım. Onun için daimul evgad insan ehli sohbet olsa , ehli muhabbet olsa , ehli zikir olsa , insanın muhakkak ki o muhabbeti yakalaması mümkündür , imkansız değildir. Onun için muhakkak ki , insan istiyor ki , Gavsın kapısında Sultan hz kapısında her tevbe eden de öyle olsun diye. Onun için gayret etmek lazım. Nasıl ki Gavsın ,Sultan hz lerinin ahlakları ,Hz. Rasulullahın ahlakı idi , ahlakı Muhammedi idi . İnsan istiyor ki onların kapısına gelen , tevbe eden insanlar da aynen ahlakı Muhammedi olması lazım. Adaben , edeben ,fikren ,zirken , bütün hareketleri ile diğer insanlara örnek olsun. İnsan istiyor ki hiç olmazsa belki kendimizi onlara benzetirsek , kıyamet günü , onların himmetiyle onların bereketiyle , şefkatiyle , Hz. Rasulullahın şefaatine nail oluruz inşallah. Onun için gayret etmemiz lazım , vaktimizi kaybetmememiz lazım. Kendimizi bu fitneden bu fücurdan kurtarmak için muhafaza etmek lazım . Kendimizi , etrafları ihata etmemiz lazım , neyle , taatla ibadetle , zikirle . Ancak öyle kurtulmuş oluruz bu zulmün , bu zulmetin , küfrün ortasından. Onun için buna gereken nedir ki ? İnsan diline hakim olacak , insan gözüne hakim olacak, insan eline hakim olacak , insan ayağına hakim olacak , insan kulağına hakim olacak.Hiç olmazsa bu azalarımız harama tevessül etmesinler . Hiç olmazsa bu azalarımızı Allahın emrine vermek lazım , Hz. Rasulullahın sünnetine vermek lazım , başka türlü kendimizi muhafaza etmemiz çok zordur. Hiç olmazsa o muhabbeti ,aşkı yakalamak için. O da muhakkak ki zor değildir , kolaydır . Yeter ki biz de biraz hareket olsun inşallah.
Dualarda unutmayın inşallah. ( ŞaHa Meftun )